27 Nisan 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ahmet BATTAL

Kanun dediğin…


A+ | A-

“Medeni dediğin …” başlıklı son yazımda Medenî Kanunun kabulüne giden süreci ve sonrasını değerlendirmiştim. Yazımı okuyan bazı dostlarım Avrupa’dan kanun almanın anlamsızlığı ve gereksizliği üzerine bazı bilgiler aktardılar. Görüşümü sordular. Ben de yeni bir yazı yazmam gerektiğini anladım ve “Bekleyiniz” dedim. İşte o bekleyiş ricası bu yazı içindi.

Avrupa’dan kanun almak ne demektir? Hukuk almaktan farklı mıdır?

Avrupa’dan kanun ve hukuk sahasında iki şey alabiliriz: (1) Kanun yapma yöntemini ve (2) kuralın kendisini.

(1) Kanun yapma/yazma yöntemi olarak kaba ayrımla iki usulün varlığı bilinir. Meseleci ya da kazuistik metod denilen usulle yapılan kanunlar, uygulamacıyı ayrıntıda boğduğu için zor tatbik edilir. Modern sayılabilecek bir buluş olan soyut kural metoduna göre yazılan kanunlar ise uygulamacının eline şablon olarak genel ve soyut kurallar vermek suretiyle uygulamada kolaylık sağlar.

Soyut kural metodunu Batılılar keşfetmiştir. Osmanlı ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti bu yöntemi Batıdan alarak benimsemiştir. Bu yöntemle yapılan kanunlar aynı zamanda hukuk devletinin birinci basamağı olan kanun devletine de geçişi sağlar.

Bu “yöntem taklidi” hususunda Bediüzzaman özellikle bu gerekçeyle olumlu görüş sahibidir (Münazarat, s. 42): “Mebusların vazifesi, … bâzı kadı ve müftülerin hilelerine meydan vermemek için bâzı kânunları yapmak, etrâfına sur etmektir.”

(2) Hukukta Batıyı taklidin ikinci alanı kanunî kuralın muhtevasını Batıdan almaktır. Burada da iki ihtimal vardır: (2a) Batıdan İslâm hukukunun temel kuralları ile çelişmeyen kuralları almak. (2b) Batılılaşmak üzere ve İslâm hukukunu bir kenara bırakarak kural almak.

(a) Bediüzzaman Batı medeniyetinin güzelliklerini almak gerektiğini ifade etmekte, fakat bunu sadece “teknik medeniyet”le sınırlamamakta, “sosyal medeniyet”i ve dolayısıyla bir ölçüde kültürü de alınacaklar arasına dahil etmektedir. 19 Aralık 1908 tarihli Kürt Teavün ve Terakki Gazetesindeki makalesinde (Eski Said Dönemi Eserleri, Makâlât, s. 34), “Evet, Avrupa’dan ahz u iktibasa muhtacız. İhtiyacımız, idare-i mülk ve tanzim-i kuva-i harbiye-i bahriyeden ve fünun-u sanayiden işimize yarayanlardır (dinimizin emriyle)” demektedir. Bu metindeki “idare-i mülk” üzerinde özellikle düşünülmesi gereken bir kavramdır. (“Mülk” devlet değil “ülke” anlamına gelir).

Aynı şekilde Mehmet Âkif’in

Alınız ilmini Garb’ın, alınız san’atını;

Veriniz hem de mesâinize son sür’atini.

Çünkü kaabil değil artık yaşamak bunlarsız;

Çünkü milliyeti yok san’atın ve ilmin; yalnız.’

cümlelerinden de dolaylı olarak bu mânâya ulaşılabilir. Zira san’attan kasıt sadece endüstriyel sanatlar değildir.

Esasen 1908’de yeniden başlayan anayasalı rejimi İslâmiyet namına benimseyen ve alkışlayan Bediüzzaman, 1876 (ve 1909) anayasalarının tarz olarak batılı olmasını eleştirmediği gibi Batı Anayasalarındaki bazı hükümlere yakın kurallar içermesini de eleştirmemektedir. Bu dahi tavrının müspet olduğunu göstermektedir.

(b) İkinci taklit Avrupalılaşmak amacıyla ya da bahanesiyle yapılacak taklittir. Avrupa’ya karşı nihai galibiyetin kaynağı olan ve “Mevcudiyetimizin hamisi olan İslâmiyet’ten elini gevşetmemek” (Sünuhat, s. 76) gerekirken, aksini yapıp Avrupa’dan kural yani hüküm (çoğulu ahkâm) almak ise bir cinayettir.

Yani “On üç asır evvel şeriat-ı garrâ teessüs ettiğinden, ahkâmda Avrupa’ya dilencilik etmek, din-i İslâma büyük bir cinayettir.” (Di-van-ı Harb-i Örfi, s. 65).

Zira “ahkâm ve hukuk ise, zâten tebeddül etmez; tatbikat ve tercihâttır ki, meşverete ihtiyaç gösterir. Mebusların vazifesi, o ahkâm ve hukuku sû-i istimâl etmemek ve … bâzı kânunları yapmak, etrâfına sur etmektir. Aslın tebdiline gitmek olamaz; gidilse, intihardır.” (Münazarat s. 42)

O halde, Batıdan alınan Medenî Kanun ve diğer “modern” kanunlarla ilgili olarak, asıl mesele, bunların hangi niyetle alındığıdır.

27.04.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (22.04.2010) - Medenî dediğin...

  (20.04.2010) - Maddî ve manevî anonim şirketler

  (15.04.2010) - Proje adı: Kardeşlik (ama nasıl)

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Yeni Asya Gazetesi - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat-Promosyon - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım