31 Temmuz 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Taş atanlar ve diğerleri


A+ | A-

Yılan hikâyesine dönen “taş atan çocuklar”la ilgili kanun değişikliği, her gündeme geldiğinde alt komisyona havale edilip mütemadiyen ertelendiği yorucu ve bıktırıcı bir sürecin ardından, nihayet, tatil öncesi Meclisten ve Çankaya onayından geçti ve yürürlüğe girdi.

Şimdilerde bu değişiklikle, bazıları aylardır yattıkları cezaevlerinden çıkıp ailelerine kavuşan çocukların hasret giderme ve mutluluk görüntüleri yayınlanıyor. Ve insan “Bu tabloların yaşanması için neden bu kadar gecikildi?” diye düşünüyor.

Gerçi bu çocuklar için “Bugün taş atan, yarın kurşun atar; bunlara acınmamalı” diyenler de var.

Ama toplumun ortak vicdan ve sağduyusu, çocukların ne sebeple olursa olsun, zindanlarda çürümesine razı değil. Onun için de, siyasetçilerin tüm isteksizlik, tereddüt ve kararsızlıklarına rağmen yasa değişikliği nihayet Meclisten geçebildi.

Söz konusu düzenleme “taş atan çocuklarla ilgili kanun” diye anılıyor, ama değiştirilen yasanın adı Terörle Mücadele Kanunu. Ve Türkiye’deki sonu gelmez tartışmaların, polemiklerin, çekişmelerin odağında hep bu kanun yer alageldi.

Meselâ ne zaman terör olayları tırmanışa geçse hemen bu kanunla birlikte, askere verilen, ama AB reformlarıyla azaltıldığı iddia edilen yetkilerin yeniden arttırılması talepleri gündeme getirildi.

Veya 1993-4’ten itibaren seslendirilmeye başlandığı üzere “irtica ile mücadelenin de Terör Kanunu kapsamına sokulması” istendi. Ki, 28 Şubat’ta bu bir ölçüde başarıldı; irticanın bir numaralı iç tehdit sayıldığı değerlendirmelerle hazırlanan MGSB üzerinden meseleye böyle yaklaşıldı.

Terörle mücadele adına bilhassa ifade, basın ve örgütlenme özgürlüklerine yönelen yoğun baskıların da çoğu TMK’ya dayanarak gerçekleştirildi.

Onun için, TMK başından beri hep sıkıntılı bir mesele olageldi. Gerekçesi terörle mücadele olduğu için, üzerine gidilemedi. Böyle olunca da, birçok hak ihlâli ile mağduriyetin kaynağı oldu.

Taş atan çocukların durumu son örnek.

Şimdi, kanunda yapılan son değişiklikle, polise taş attıkları için mahkûm olup veya tutuklanıp hapis yatan çocuklar serbest bırakılırken, mevcut dâvâlar ağır cezalardan çocuk mahkemelerine intikal ettirilecek. Ve bu durumdaki çocuklar artık “terörist” muamelesi görmekten kurtulacak. Ama “çocuk suçlu”lara yönelik kurallara tâbi olacaklar.

Aslında bu değişiklik de, temeli çok derinlere dayanan kronik sorunu çözmekten çok uzak, geçici ve palyatif bir geçiştirmeden öteye gitmiyor.

Nitekim kanunun yürürlüğe girmesi sonrasında bir taraftan içerideki çocuklar tahliye edilirken, diğer taraftan meydana gelen yeni olaylarda başka çocukların gözaltına alınması çok manidar.

Ekseriyeti 15-18 yaş civarında olan gençlerin siyasî nitelikteki protesto eylemlerine katılıp tepkilerini polise taş atarak göstermeleri veya birilerince böyle bir eyleme yönlendirilmeleri, sadece kanun değişiklikleriyle ve adlî tedbirlerle üstesinden gelinemeyecek; sorunun psiko-sosyal ve pedagojik yönlerini de dikkatle mercek altına alıp enine boyuna tahlil etmeyi gerektiren bir mesele.

Aralarında, kısa süre önce bizzat dönemin Millî Eğitim Bakanından ödül almış okul birincilerinin de bulunduğu söylenen bu çocuklar niye okulda veya evlerinde değil de, sokakta taş atıyor?

Bu sualin cevabı aranıp, belirlenecek sebepler izale edilmedikçe, sorun çözülmüş olmaz. Taş atan çocuklar artarak devam eder; ağır ceza yerine çocuk mahkemelerinde yargılanmaları sonucu değiştirmez ve bazıları bir ileri aşamada dağa çıkarak, taş yerine silâh alıp askerin karşısına dikilir.

Asıl yapılması gereken şey, işin o raddeye varmasına imkân vermemek ve çocukları kazanmak.

Haddizatında bu konu yalnızca “taş atan çocuklar” başlığıyla da sınırlı değil. Çocuk ve genç suçlular, bunların kurduğu çeteler, çocuk ve genç suçlarının alkol ve uyuşturucu iptilâsı ile bağlantısı, işsizlik, vasıfsızlık, hedefsizlik gibi, odağında gençlerin yer aldığı bir dizi kronik problem var.

Ve bütün bu çocuklar kurtarılmayı bekliyor.

31.07.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.07.2010) - 35. madde kalkmalı

  (29.07.2010) - Yine tahrik ve galeyan

  (27.07.2010) - Arınma ihtiyacı

  (25.07.2010) - Fahrî yazarlar

  (24.07.2010) - Önemli bir ölçü

  (23.07.2010) - Cebrail şeytanla barışamaz

  (22.07.2010) - YAŞ ve terfîler

  (21.07.2010) - Özel birlikler

  (20.07.2010) - AKP abartmasın

  (18.07.2010) - Paketin tümü


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.