31 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

DİLİMİZ

Tat alma duyumuz dilimizdir. Dilimiz binlerce çeşit ekşi, tatlı yiyeceklerin lezzetlerini tadar ve anlar. Allah ona öyle bir özellik vermiştir ki küçücük dilimizle bu kadar yiyeceklerin tatlarını birbirine karıştırmadan ve şaşırmadan anlayabiliyoruz.

Her bir tat için ayrı bir dil kullansaydık binlerce dile ihtiyaç duymaz mıydık? Dilimizle bu kadar tatları fark edebilmemiz bir mucize olsa gerek.

Ağzımıza gelen her bir lokmayı dilimiz kontrol eder, teftiş eder. Zararlı bir madde varsa onlara izin vermez. Dışarı gönderir.

Dilimiz çok mükemmel yapılmıştır. Ağzımızda yabancı bir maddeyi uzun zaman durdurmayız. Dilimizin ağzımız içindeki varlığından ise kesinlikle rahatsız olmayız. Dilimiz bizim yardımcımızdır. Dilimizin yardımıyla lokmaları çiğner daha sonra yiyecekleri boğazımızdan mideye göndeririz.

Dilimiz kemiksiz ve yumuşak bir yapıya sahiptir. Sağa ve sola kolay hareket edebilecek bir özelliktedir. Böyle olmasaydı dilimizle yukarıda saydığımız şeyleri yapamazdık

Dilimizle konuşur, istek ve ihtiyaçlarımızı ifade ederiz. Harfler, kelimeler ve cümleleri dilimizi kullanmak suretiyle oluştururuz.

Dil bıçak gibidir. Onu hem iyi, hem de fena yönde kullanmak elimizde. Dilimizle arkadaşımızı, komşumuzu rahatsız edebiliriz. Dilimizle gıybet eder, dilimizle dedikodu yapabiliriz. Yalan söylemek gibi en büyük bir günahı dilimizle işleyebiliriz. Böyle kullanıldığında dil; insan için fena bir âlet olur.

Fakat dilimizle Rabbimizi zikredebiliriz. Ona şükredebiliriz. İnsanlar için hayırlı güzel duâlar edebiliriz. Faydalı sözlerle insanların hakkı ve hakikati duymalarını sağlayabiliriz.

Çoğu zaman insanlar haram bir lokmayı çiğnemekten ve diliyle fena sözler söylemekten pişmanlık duyarlar. Zaten böyle bir durumda da hemen tevbe yolunu tercih etmek gerekir. Çünkü Peygamberimiz (asm) “Vakit gelmeden namaz için, ölüm gelmeden tevbe için acele ediniz” buyurmuştur.

Tevbe öyle kapı ki, girenler kurtulacak. Dolayısıyla günahlar affedilecek. Böylece kişi Allah’ın huzuruna tertemiz gitmiş olacaktır.

İnsanlara karşı veya Allah’a karşı bir kusur ve hata işlemiş olabiliriz. İnsanlara karşı özür dilemesini bilmeliyiz. Rabbimize de gizli ve aşikâr her türlü günahlarımız için tevbe temeliyiz.

Müjdeler olsun diliyle işlediği hataları anlayıp Rabbine tevbe edenlere…

MEHMET ERBAŞ

31.08.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Başlıklar

  Çocuklarımızın ‘ahiret eğitimlerini’ ihmal etmeyelim

  Kimler oruç tutmayabilir?

  İFTARA MI GİDİYORUZ?

  DİLİMİZ

  MUKADDES BİR KÜTÜPHANE

  Karıncalar

  YÂ AZİZ!

  Hz. Talha’nın (ra) Müslüman olması

  SANATÇI ALİ OKTAY:Ramazan, cennetin kokusunun duyulabildiği kutlu bir zaman dilimi

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.