"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

ABD-NATO-AB-İngiltere

Ahmet BATTAL
10 Aralık 2019, Salı
Dış politika pek anladığımız bir konu olmamakla birlikte bugün Şükrü Bulut ve Muhammet Örtlek gibi uzman yazarlarımızın dikkatine sunmak istediğimiz bir konuyu ele alacağız.

Türkiye’nin, NATO’ya girmek için 16 Eylül 1950’de yaptığı ilk müracaata İngilizler karşı çıkmış ve bu sebeple müracaat kabul görmemiş. Sonraki yıl 23 Temmuz 1951 tarihinde Amerikan filosu İstanbul’a gelmiş, bu hareket ABD’nin, Türkiye’yi, İngiliz ve Fransızların karşı olmalarına rağmen NATO’ya almak istediğine dair bir karar gibi algılanmış ve bunun üzerine Londra’da 17 Ekim 1951’de Türkiye’nin NATO’ya kabulüne dair protokol imzalanmış.

Bu süreçte, Bediüzzaman, Emirdağ’daki bazı talebelerinin İngilizlerin Türkiye’nin müracaatına ihanetkârane karşı çıkmalarına üzüldüklerini görmüş ve onları teselli ve mevzuyu izah için talebelerinin dilinden diğer talebelerine yönelik olarak 26.06.1951 tarihinde aşağıya bir kısmını aldığımız bir mektup yazdırmış:

(Kaynak: Merhum Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi, Mufassal Tarihçe-i Hayatı, C. 3, s. 1920-1921).

İNGİLTERE’NİN İSLÂMİYETE KARŞI DÜŞMANLIĞI

İngiltere Hükûmeti İslâmlar hakkında iki türlü hatt-ı hareket (siyasi tutum) takib etmektedir:

Birisi: O zamanın, İslâmların önderliğini yapan Türklere karşı olup, Türkiye’de gizli bir ifsad (fesatçılık) komitesi kurarak, Türkleri İslâmiyet’ten uzaklaştırmaya ve Kur’ân’ı Türkiye’de sukut ettirmeye çalışmaktaydılar.

Diğeri de: Türkiye’den başka memleketlerdeki Müslümanlara tatbik edilen siyaset idi ki; Bu siyasete göre de, din hususunda Müslümanlara geniş müsamaha gösteriyorlar ve onları okşuyorlardı. Türkiye’deki faaliyetlerinde, Türkleri İslâmiyet’ten uzaklaştırmak ve bu gayede muvaffak oldukları takdirde, Türkleri diğer Müslümanların gözünden düşürerek, Türklerin önderliğini bertaraf etmek amacını güdüyorlardı.

Lozan Muahedesi’nde, İngilizler İslâmiyet ve Kur’ân aleyhine olan siyasetlerine devam ederek, o zamanki Türk Hükûmetiyle, İslâmiyeti Türkiye’den kaldırmak esasında anlaşmaya varmışlardı. Eski İngiliz Başvekili Loid Corc, ölünceye kadar bu siyaseti izhar etmiştir.

Lozan Antlaşması’na göre, o zamanın hükûmeti İngilizlere İslâmiyeti peşkeş çekmişler ve Türkiye’den İslâmiyeti otuz sene zarfında kaldıracaklarını tahmin ederek, ona göre teşkilâtlar vücuda getirerek, çalışmaya başlamışlardı. Otuz sene geçince, bu müddetin kâfi gelmediğini görerek, tekrar otuz sene daha çalışmak icabettiğini, o zamanın Başvekili Meclis’te açıklamıştı.

Şimdiki Demokratların bazı dindarları, eski İttihad-ı İslâm ve İttihad-ı Muhammedî gayesini tahakkuk ettirmek için çalışanlarla birlikteydiler. Demokratların, eski Hükûmet gibi dini ve şeair-i İslâmiyeyi İngilizlere rüşvet vermeye kalkmamaları icabeder. Zira artık buna lüzum kalmamıştır.

İngilizler son resmi beyanlarında: Türklerin Asyalı ve Müslüman bulunmalarından dolayı onlarla işbirliği yapılamıyacağını açıklamışlardır. Halen ehl-i salib fikrini devam ettirdiklerine bu âşikâr bir delildir.

İngilizler de, zaten İkinci Cihan Harbi’nden sonra, Amerika’nın gölgesinde kalarak talî derecede bir devlet olmuştur. Bu yüzden kendilerine fazla ehemmiyet verip, dostluğunu temin için dini rüşvet vermeye ve onlara yaranmaya çalışmanın lüzumu kalmamıştır. İngiliz’in kendisi de bugün Amerika’nın yardımına muhtaç bir haldedir. Demokratlar dört yüz milyon Müslüman’ın nefretini kazanmış olan İngilizlerin dostluğu yerine, bil’akis Müslümanları intibaha getirip onlarla kardaşlık ittifakı yaparak, onların eskide olduğu gibi önderliğini yapmaya çalışmalıdırlar. Elbette bu daha çok hayırlıdır. Bu hayırlı nokta-i istinadı kazanmak için de, Ezan-ı Muhammedî gibi dinin diğer şeairini de yerine getirmek, yeni hükûmetin en büyük vazifesi olmalıdır. 

Yeni hükûmet İngiliz dostluğundan ziyade; Amerikan’ın dostluğuna ehemmiyet vermelidir. Çünki Amerika ile Amerikan halkının Âlem-i İslâmla dost olmaları daima menfaatleri icabıdır ve İngilizler gibi İslâmiyet aleyhine bir siyasetleri yoktur.

Bu mektuptan anlaşıldığı kadarıyla: 

-İngilizler ve devletleri ile Amerikalılar ve devletlerinin Türkiye ve İslam dünyasına bakış açısı birbirinden farklı ve zıttır. Birincisi menfi, ikincisi müsbet bir bakış açısına sahiptir. 

-Amerika Birleşik Devletleri vicdan hürriyeti hususunda Türklere daha fazla yardımcı olabilecek bir devlettir. 

-Dolayısıyla demokratlar İngilizlerden ziyade Amerikalılarla çalışmayı benimsemelidirler. 

Buna göre Bediüzzaman, Batı Devletlerinin hepsini aynı kefeye koymamakta, ekip olabilmek ve birlikte çalışabilmek yönünden aralarında farklar görmektedir. 

Kanaatimizce NATO ve AB açısından da durum böyledir ve Almanya’nın durumunu ve İngiltere’nin AB’den ayrılma kararının arka planını bu mektupla birlikte değerlendirmekte fayda vardır. 

Ne dersiniz?

Okunma Sayısı: 2256
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı