"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çelik çekirdek ve demokrat kabuğu

Ahmet BATTAL
06 Haziran 2013, Perşembe
Fehmi Koru 30.05.2013 tarihli Star’da içki yasağı kanunu hakkında bir yazı yazdı. Yazının bir yerinde aynen şunları söylüyordu: “Keşke alkolle ilgili düzenlemeye içkinin kötülüğünü bilen ama ondan uzak duramayan bir-iki kişi de katılsaydı.”

Bu cümleden de anlaşılacağı üzere, Koru, değerlendirmesinin merkezine, bu gecikmiş ve hayırlı yasağı koyan ekibin şahsî dindarlık biçimini ve seviyesini koymuştu.
Bu yaklaşım bize çok isabetli göründü. Şöyle ki;
İçki devlet tarafından iki saikle yasaklanabilir:
-Din emrediyor, ben içmiyorum, yetkim var, sana da yasaklıyorum.
-Din de akıl da vicdan da ve hatta tıp da emrediyor, ben de içmemek istiyorum, yetkim de var, hem kendi kendime hem de çoluk çocuğuma sınır koyuyorum.
Bu iki saikten birincisi “ben iyiyim, sen de benim gibi ol, iyi ol” emrediciliği.
İkincisi ise “ben de iyi olmak istiyorum, iyiler gibi olmalıyım, kendimi sınırlamalıyım”ın samimiyeti.
Bu bilgilerin başlıkla ilgisine gelince...
AKP’nin kuruluş günlerinde bazı siyasi dostlarımızla yaşadığımız bir hatıramız canlandı:
Bu demokrat dostlar, eskiden beri demokratlarla birlikte siyaset yaparken AKP’nin kuruluş hazırlıklarıyla birlikte onlardan ayrılmaya ve bu partide saf tutmaya niyetlenmişlerdi.
İnformel biçimde meşveret ediyorduk.
Konu, yeni kurulmakta olan AKP’nin de demokrat bir parti olup olamayacağı idi. Ancak her seferinde eksen kayıyor ve konu o günlerde dahi tartışmasız tek lider durumundaki Erdoğan’ın demokrasiye ilişkin bakış açısının değiştiği/düzeldiği varsayımına geliyordu.
O kadar ki, kendisiyle görüşmüş olan bazı dostlarımız, Erdoğan’ın demokratlık konusunda “biz”e benzemeye başladığı hususunda ikna olmuşlardı.
Bazılarımız “AKP önce parti olsun da sonra demokrat olup olmadığına ya da olup olmayacağına bakalım, heves peşinde siyaset olmaz” diyorlardı.
Diğer bazıları ise “demokrat olursa parti de olur, demokrat tabana oturur, bize düşen bu partinin (de) demokrat olması için yol göstermek ve yön vermektir” diyorlardı.
İçlerinden bazıları, “muhafazakar demokratlık” konusunu akademik olarak çalışmış (ama her nedense demokratlarla bir türlü barışamamış!) bazı akademisyen dostlarımızın makale ve kitaplarını da delil gösteriyordu.
Bu müzakerelerde biz şunu söylemiştik: “Bu partinin kurucu kadrosu ve genel başkan yardımcıları, ‘şahsi dindarlık’ yani beş vakit namaz kılmak ve alkollü içki içmemek gibi kriterler açısından ortalama durum itibariyle MSP’ye veya Refah-Saadet Partisine değil AP ya da ANAP’a benzemeli. Aksi halde dindarlık siyasetle doğru zeminde buluşmuş olamaz.”
Demek istemiştik ki; dindarlardan oluşan çelik çekirdek, dışına demokrat bir kabuk geçirmekle demokrat olmaz, demokrat zeminde ağaç olamaz. Özetle “bu tohum bu toprakta kök tutmaz”.
İçki Kanunu, Taksim olayları ve bunlara bağlı gelişmeler, çok şeyi gün yüzüne çıkardı. Bunlardan biri de şu:
Başbakan Erdoğan’ın, “şeklen partidaş”ları durumunda olan demokrat kabuk ile bilgi ve karar paylaşmadığı ve “hakiki partidaş” durumundaki “dindar” çelik çekirdek ile iş gördüğü netleşti. Erdoğan’ın “tek adam”lığının “tek adam”cılığından kaynaklandığı, partinin yetkili organlarının aslında parti değil kabuk-kılıf olduğu anlaşıldı.
Bundan sonra ne olur?
Kanaatimizce “demokrat kabuk” kendisine uygun “demokrat çekirdek” arayışını hızlandırır. Seçmenin karşısına yeniden “DNA’sı bozulmuş demokrat çekirdek”ler çıkarılmazsa ya da çıkarılanların DNA’sını seçmen doğru teşhis edebilirse Türkiye demokratik düzlüğe çıkar.
“Bundan bize ne” demeyiniz.
Kanaatimizce işiniz mühim. Göreviniz büyük.
Zira konsültasyon ve teşhis için kurulacak konseyin uzman doktorları sizlersiniz. Anamnez alınmış, sizi bekliyor.

Okunma Sayısı: 2990
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ö.K

    7.6.2013 00:00:00

    Demokratlık,bence bir karakter işidir.Kişinin yetiştiği mekan ve şartlar onun demokratik kişiliğini yansıtır. Demokrat kişi,geniş vizyona sahip olmalı ve farklı düşüncelere de, açık olmalı. Elbette ki bu,dini kaynaklara ve toplumumuzun yapısına uygun bir şekilde olmalıdır.Ama,bence Akp nin asıl eleştirilecek yanı ve benim de her zaman eksik gördüğüm yanı; ki,bu bence çok büyük bi çelişkidir; benim partim, muhafazakar ve demokrattır. islamcı değiliz. islamcı bir devleti istemiyoruz. aileyi, gelenekleri savunuyoruz, ancak avrupa kriterlerince yönetilen bir muhafazakar ve demokrat parti gibiyiz diyen Ali Babacan’ın,bu sözü; heralde kendisinin de içinde bulunmuş olduğu partinin durumunu( çelişkiyi) en güzel şekilde anlatıyordur.
    Aileden ve gelenekten bahsedebilmek için,kendi kültürümüzden ve geleneklerimizden vazgeçmememiz gerektiğini bilmeliyiz..
    Dedim ya demokratlık bir kişilik meselesidir diye, bunu da bence herkes yapamaz. Bu yüzden kimlerden olduğumuza,nereden geldiğimize bakarak bazı adımları atmamız gerektiğine inanıyorum..
    ’Çelik çekirdek ve demokrat kabuğu’ yazısının da bu çelişkileri daha net bir şekilde görmemizi sağladı.Bu yüzden bu konu hakkında, olaylara daha geniş çerçeveden bakabilme imkanı ile yazmış olduğunuz bu yazı için, sizlere teşekkür ediyorum..
    Emeğinize sağlık. Saygılarımla.

  • gürbüz kaya

    6.6.2013 00:00:00

    Süper

  • HASAN DOĞAN

    6.6.2013 00:00:00

    SAYIN BATTAL KARDEŞİMİZ TAM VE YERİNDE BİR İSABETLİ BİR KANAAT BELİRTMİŞ.

  • özdamar

    6.6.2013 00:00:00

    Ah! ah!Bu zanmanda herkes demokrat,herkes hakiki demokrak. Ben demokrat değilim diyen var mı?Sağcısı,solcusu,liberali,muhafazakarı,laiği kısacası her oluşum demokrat.Herkes demokrasi arıyorsan bende bulursun diyor.Bu kadar demorat bolluğu varken DNA’sı bozulmamış,çekirdek demokratı nasıl bulacağız?Nerede bu gerçek demokrat ekol?Nerede bu gerçek demokratlar?Anadolunun eli nasırlı insanı hangi fenerle arayacak çekirdek demokratı?Bu sorularla ilgili de açık,net ve keskin kaleminizden çıkan yazılar görmek dileğiyle.Allah razı olsun.

  • Garib Doğu

    6.6.2013 00:00:00

          Muhterem hocam’’ çelik çekirdek ve demokrat kabuğu’’ başlıklı yazınız tek kelime ile enfes...Bu tip yazılar az çıktığı ve bu sahada boşluk olduğu için oldukça ilgi çekiyor.Böyle yazılara çok ihtiyaç var kanaatındayım.Akp’nin kuruluş safhasında bu partinin demokratlığı ve ileriye dönük durumu ile ilgili birçok görüş serdedilmiş.Çok iyi niyetle yapılmış görüş ve düşüncelerdir.Galiba bir şey nazara alınmamış;oda Risale Referansı...Risalelerdeki esas içtima-i ve siyasi hakikatlar..Siyasi ve içtima-i hayatın nirengi noktaları ve koordinatları Risalelerde mükemmel izah edilmiştir.
    Bunlar dikkate alınmamıştır diye düşünüyorum.Kimin DNA’sı bozulmuş,kiminki sağlam oda ayrı bir feraset işi..Birde çok önemli gördüğüm bir hususu arz edeyim:Lahikalarda isimleri geçen partileri yerli yerine,doğru şablona oturtmak.En fazla yanlışlığın yapıldığı nokta burasıdır.Bilhassa millet partisi ekseninde...Çelik çekirdek tesbitiniz çok isabetli.Kırk yaşında fikir,düşünce ve huylar melekeleşiyor;selbedilmelerei fevkalade zorlaşıyor.Siyasiler için bunu yazmışsanız, kavram yerli yerine oturmuş.Tekrar tebrik ediyor,bu sahada daha nice yazılar yazmanızı diliyor,selam ve sevgilerimi sunuyorum.

  • Yazici

    6.6.2013 00:00:00

    İnşallah gazetemizi okuyup ta,’ cemaatimizin neden AKP ye degil de DP ye oy verdigine ’ anlam veremeyenlere yol gösterici bir yazı olmuştur, inşallah okuyabilmişlerdir. Allah razı olsun.

  • recep günay

    6.6.2013 00:00:00

    Haber;
    Tayip erdogan;
    “Kimsenin yediğine içtiğine karışmayız. Karışana da müsamaha göstermeyiz. İçeceksen yine alkollü içeceğini al evinde iç. Buna karşı değiliz” diyen Başbakan “İki tane ayyaşın yaptığı yasa sizin için muteber oluyor da, inancın emrettiği niçin reddedilmesi gerekiyor?” sorusu yöneltti.

    Yorum;
    Bir yasa çıkarttın, Bu şekil üslupla ne yapmak istiyorsun? Bunu diyecegin yerde şu rakamları söylesen daha şık olmaz mı?
    Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nun Türkiye dahil 30 ülkeyi ihtiva eden araştırmaya göre:
    Cinayetlerin Yüzde 85’i,
    Boşanmaların Yüzde 80’i,
    Eşlerini dövmelerin Yüzde 70’i,
    Tutukluların Yüzde 78’i,
    Serseriliklerin Yüzde 70’i,
    Mala yönelik suçların Yüzde 77’si,
    Hırsız ve yankesicilerin Yüzde 71’i,
    Katillerin Yüzde 50’si,
    İşe gitmeyenlerin Yüzde 60’ı,
    İntihar teşebbüslerinin Yüzde 90’ı,
    Irza tecavüzlerin Yüzde 50’si,
    Trafik kazalarının Yüzde 70’i,
    Akıl hastalarının Yüzde 60’ı, alkolden kaynaklanmakta.
    Biz bu bilimsel zararı gördüğümüz için tedbir almak zorundayız dese daha şık olur.
    Gaye üzüm yemek olur..
    R;G

  • yigitce

    6.6.2013 00:00:00

    Pek kiymetli yazar, yaziniza elim bulasti. tabirlerimi kelam kitligima verin lütfen. dindarlikla demokratligin bir arada olamayacagi gibi bir izlenim olusturuyor yaziniz. Dindar demokratlar tabirinin üstada ait oldugunu hatirlatmaya gerek yok sanirim. demokratligi bir soy agaci gibi sunmak da sanirim bize pek uymuyor. Demokratlik-hürriyetperverligi siz de bir sifat olarak düsünürsünüz sanirim. yoksa karadenizde cami yapma yarisina girip sonra sadece kendi caminden gelen ezan sesine azizallah celle celalühü diyen Temelin durumuna düsmez miyiz?. Sanirim bazilari icin agzi ile kus tutsa yaranamama durumu gecerli gibi..... Tarafgirlik hakikatin seklini degistirir ihlazi bozar der zamanin sesi......

  • Mustafa Torun

    5.6.2013 00:00:00

    Hocam gayet güzel bir yazı teşekkürler.
    Bir de şu müspet hareket denilince illa da oturacaksın susacaksın pusacaksın anlayanlara bir şeyler dediyseniz onu da paylaşınız.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı