"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokratlıkta hassas, ama... noksan!

Ahmet BATTAL
14 Nisan 2016, Perşembe
“Dinde hassas” ve fakat “muhakeme-i akliyede noksan olanlar” deyimi Bediüzzaman’a ait.

Dinde hassas olmak hem yaşayışında dindar olmak ve hem de sosyal-siyasî hayattaki dinî konularda hassasiyete sahip olmak demek. (Hassasiyet hissiyatla ilgilidir, hassaslık duygusallıktır).

Akıl yürütmekte (muhakeme-i aklîyede) noksan olmak ise hassasiyetini yani duygularını aklının kontrolüne vermekte yetersiz kalmak demek. 

Siyasetten etkilenenlerin “…hassas …noksan” olmalarını engellemek için, onlara, “kalbini aklının kontrolüne ver ki dini siyasette istimal ve hatta istismar eden birileri senin dinî hassasiyetini kötüye kullanamasınlar” dersiniz. Maksadınızı örneklerle de anlatırsınız. 

Muhatabınız anladıkça aklı karışır. Zira aklı ile kalbi çatışır. Sonuçta kalbi kırılır. 

Sohbetinizi bitirirken “kalbin kırıldı, ben sebep oldum, biliyorum, bunun için senden özür de dilerim, ama fikirlerim doğru, siyaset duygu değil akıl işidir, aklına kulak ver ve beni iyi anla, alet olma, demokrat ol” dersiniz. Aklını öne çıkarmak için rahatlatmaya çalışırsınız. 

Anlaşamazsanız bile helâlleşerek ayrılırsınız. Neticede sadece “siyasî fikirleriniz” farklı.

Demokratlıkta hassas olanlar bu davranışınızı gördüklerinde “tam isabet, ikna böyle olur, kavlileyyin budur, demokratik hoşgörüden nasipli üslûp böyle olur” derler. 

Demokratlıkta hassas, ama üslûpta noksan olanlar “alttan alma, yumuşak olma, dik dur, dikine git, yanlış fikir onda, o özür dilesin…” derler.

Demokratlıkta hassas, ama akıl yürütmekte noksan olanlar ise “Sen nasıl özür dilersin, sen Demokratları (yani beni!) temsil ediyorsun, Demokratlar kimseden özür dilemedi, dilemeyecek, benim/bizim adımıza senin özür dilemeni de istemiyoruz, kalbi kırıldıysa kırıldı, o onun meselesi, özrünü geri al” derler. 

Bediüzzaman ise der ki: “Fert mütekellim-i vahde olsa, müsamahası ve fedakârlığı amel-i salihtir; mütekellim-i maalgayr olsa hıyanettir, amel-i tâlihtir. Bir şahıs kendi namına hazm-ı nefis eder, tefahur edemez; millet namına tefahur eder, hazm-ı nefis edemez.” 

Yani “şahsınıza hakareti/rencideyi hoş görüp affedebilirsiniz güzel de olur, ama temsil ettiğiniz ekibe hakareti şahsen affederseniz yetkinizi aşmış olursunuz, bu yanlış tavırdır”. 

Hakaret ihtiva etmeyen fikir açıklamalarını ve münâzarayı bu kapsamda görmek elbette mümkün değildir. 

Zira, “siyaseten farklı düşünüyoruz, din kardeşiyiz, ama siyaset noktasında kardeş değiliz” yaklaşımı ile “siyaseten kardeş değilsek dinen de kardeş değiliz” yaklaşımı arasında uçurum var. 

Allah, dinde hassas ve fakat muhakemesi noksan olanlara, bilhassa din istismarcılarına karşı uyanıklık ve muhakeme basireti versin. 

Ellerinde ve dillerinde gereksiz tuttukları mızrakların ucuna sadâkat kavramını ve sadâkat abidesi şahsiyetlerin isimlerini takıp, bu isimleri, “siyaseti farklı din kardeşleri”ni süngülemekte alet yapan “demokratlıkta hassas”, ama “üslûpta ve muhakemede noksan” dindarlara da Allah demokratik hoşgörü ve basiret ihsan etsin.

Okunma Sayısı: 2687
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ö.Faruk YILDIZ

    22.2.2017 16:16:42

    Tebrikler... Katılıyorum. Demokrat insan, medenÎ olmalı. “İnsanlara yumuşak davranman da Allah’ın merhametinin eseridir. Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın, insanlar senin etrafından dağılıverirlerdi. Öyleyse onların kusurlarını affet, onlar için mağfiret dile ve işleri onlarla müşavere et! Bir kere de azmettin mi, yalnız Allah’a tevekkül et! Allah muhakkak ki Kendisine dayanıp güvenenleri sever.”(Al-i İmran, 3/159). Hakikatler, nezihane, nazikâne ve kavl-i leyyin anlatılmalı. Nurcular şahısları baz almaz, fikirlere, ideolojilere mukabele eder. Şahıslara düşmanlık beslemez.

  • Nahit Topaloğlu

    14.4.2016 11:30:46

    S.A. Muhterem Battal Kardeşim, Çok lüzumlu bir ikazı dillendiren yazınız için tebrik ediyorum. Kalemine sağlık! Bâki selamlar

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı