Herkesin dilinde “kâğıt diğer her şeyden daha çok pahalandı” lâfı dönüp duruyor. Ama herkesin kâğıdı ayrı. Bu sebeple herkesin bu pahalılıktan anladığı da farklı.
1. Borsada oynayanlar için en pahalı kâğıt, “ileride pahalanınca satarım” diyerek aldığı, ama aldığından daha ucuza satmak zorunda kaldığı hisse senedidir.
Bu hale düşen oyuncular, kandırıldığını düşünür; oyuna getirildiğini düşünür, tahmin hatası yaptık diye düşünür... Bazen de “oynadık bir kumar ve kaybettik” der geçer. Ama her halûkârda elindeki kâğıt kendisine pahalıya gelmiştir. “Boşver üçkâğıtçıyı” deyip geçebilirsiniz.
2. Dar gelirli vatandaş için en pahalı kâğıt bu günlerde kitap kâğıdından daha fazla zamlanan tuvalet kâğıdıdır. “Neden zamlandı, nasıl oldu da engellenemedi” gibi soruların önemi yok. Neticede ultra zamlı…
3. AKP’sever seçmen için bizce en pahalı kâğıt yandaş gazetelerin kâğıdı. Zira onlar dünyada ve Türkiye’de olanları görmek ve bilmek istemediği için o gazeteleri çıkaranlar da okuyucularını sadece iktidardan memnun tutmak ister, bilgilendirmek istemez. Oysa bilgisizlik bir yüktür ve maliyeti çok pahalıdır. Hele rızayla kandırılmış bilgisizler için!
4. Adalet dağıtmakla görevli bir hâkim veya savcı için en pahalı kâğıt, suçlu olduğu hususunda şüphe duyduğu kişiye ve hatta masum olduğunu bildiği kişiye verdiği ceza kararını yazdığı kâğıttır. Zira bu kâğıtlar günü geldiğinde onun vicdanına ağır bir yük olacaktır.
5. İktidar ehli siyasetçiye gelince, onlar için en pahalı kâğıt yakında ortaya çıkacak. Seçimde sandığa atacağımız oy pusulaları onlara çok ağır gelecek ve gelmeli.
Düşünebiliyor musunuz? Bir ülke ki belediye başkanlarını “güya” halk seçiyor. Ama halka rağmen birileri çatır çatır istifa ettiriyor. Ne demokrasi ama…
Somut güncel örnek Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz. İstifa ediyor, ama yutkunuyor.
Kalbi kırık edebiyat öğretmeni edasıyla giderayak yaptığı açıklama şöyle:
“Söylenecek o kadar söz var ki, hepsini kalbimin derinliklerine atıyorum. Küllensin diye...”
Kime ne borcu var da böyle diyor, neden ve kimden korkuyor? “Anlayan” beri gelsin, öne çıksın da anlatsın. Ta ki vicdanlar pas tutmasın.
Yoksa bize şu duâyı yapmak düşecek: “Allah’ım, Gelecek yerel seçimlerde, memleketimize, hakikaten milletin reyleriyle seçilecek ve “beni milletim seçti hesabı da ona veririm” diyebilecek başkanlar nasip eyle.”
Üstelik bu duâya yeterince ve ihlâsla “amin” demezsek oy pusulası hepimiz için en pahalı kâğıt olmaya devam edecek!