Bir vekil. Görünüşte milletvekili, ama daha ziyade mimsiz milletvekili.
Ayağını milletin masasına uzatmış. Karşısına geçirdiği “danışmaman”larını çiğ senaryosuna pişkin figüran yapmış ve basmış deklanşöre.
Sosyal medyasından paylaştığı fotoğrafı tepki alınca da kendisini “siyasete espri katmak istemiştim” diye savunuyor.
Aslında iyi niyetli yani!
Ama bu şaka arzusunu yanlış yerde, yanlış zamanda ve yanlış şekilde gösteriyor.
“Keşke kendisini seçen ve millete de onaylatan genel başkanına da biraz espri yeteneği aktarsa” diye düşünmez misiniz?
Bu düşüncenizi başkalarıyla paylaşmaz mısınız?
***
Kulağınızda bir ses var:
Bir muhabirin, bir parkta, bir bankta oturan yaşlı vatandaşa sorduğu, “Büyükşehir Belediyesi’nin en güzel projeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?” mealindeki soruya “Bu işlere beni karıştırma, bilmiyorum, devlet işinden ben korkuyorum, ben karışmıyorum, ben desem Ak Parti pistir –bak söylüyorum da- vallahi yarın cezaevine gireceğim” diyen vatandaşın sesi kulağınızda.
Hem de devamında, muhabirin, “Peki, güzel olarak gördüğünüz bir şey yok mu?” mealindeki ısrarlı sorusuna da “Her şey iyidir. Çok güzeldir. Süpperdir. Tamam mı. Süpper!” cevabı verdiğini duyan kulaklarınız var.
***
Aklınızda bir fikir var:
Daha düne kadar “dövizinizi bozdurun” diye kampanya yapan devletimizin şimdilerde durup dururken yüzde dört faizle dolar ve yüzde iki buçuk faizle euro cinsinden devlet tahvili satmaya kalkıştığını duyup görüyorsunuz.
“Devlet adına bu kararı alanları ve bu işi yapanları kime şikâyet etmek lâzım acaba?” diye düşünüyorsunuz.
Cevabı buluncaya kadar arayışınızı sürdürür müsünüz yoksa “elbet vardır bir sebebi, hem hükümetin işine karışmak ne haddimize, bırakalım büyüklerimiz düşünsün” deyip oturur musunuz?
***
Ne dersiniz?
“Rahat edeceğim. Nemelâzım. Görmeyeceğim, duymayacağım, düşünmeyeceğim” mi dersiniz…
Yoksa “gördüklerimi göstereceğim, duyduklarımı duyuracağım, düşündüklerimi yapacağım” mı dersiniz.
Siz nesiniz ve neredesiniz?