Şu sorunun cevabını hep merak ediyoruz değil mi:

Ne oldu da MHP kurmayları birdenbire Cumhurbaşkanının istediği türden bir Anayasa değişikliğini milletin gündemine getirdi ve Meclisten geçirilmesini sağladı?

Bizce cevap yukarıdaki bilgilerde saklı. 

Herkes biliyor ki 7 Haziran seçimlerinden ve bilhassa 1 Kasım seçimlerinden sonraki AKP iktidarı pür MHP politikalarını uyguluyor. 

Özgürlükçü ve liberal AKP gitti ve yerine MHP’leşmiş bir iktidar partisi geldi. Hem de çok açık biçimde...

Dileyen baksın bu iki partinin programına ve farkı/benzerliği görsün. 

Özeti şöyle: 

. Milliyetçilik rüzgârı yükseltiliyor. Güneydoğu’da uygulanan politikalar sadece MHP’nin çözüm teklifleri.

. Güney komşularımızla ilgili dış politika da bilhassa bu bakış açısına göre yeniden şekillendirildi. Bu değişiklikten elbette Türkiye’nin Batı ile ilgili politikaları da olumsuz etkilendirildi. Kamplaştırıcı yaklaşım hâkim kılındı.

. Devletçilik had safhaya çıkarıldı. “Kutsal devlet” adına hukuk ve adalet yerle bir ediliyor. Adalet-i izafiye perdesi altında çok zulümlere meydan veriliyor. 

. “AKP iktidardan giderse kaos gelir” diyen güvenlikçi öcü politikaları serbest siyaseti eziyor. 

Daha da ilginci, bürokraside ve bilhassa yargı bürokrasisinde MHP’liler ciddî bir koalisyon ortağı durumundalar. (Saray’daki milliyetçileri bilemiyoruz ve sayamıyoruz.) Başbakanın nazik itirafıyla, referandumda “evet”ler çok çıkarsa yakında hükümette de MHP’nin bakanları ve hatta başkan yardımcıları olacak. 

Bu durum da AKP’lileri şaşırtıyor ve hatta derinden sarsıyor. “Unutmak güzel şey” diyen taraftarlar kendisini avutadursun, on on iki sene önceki AKP söylemlerini hatırlayan ya da unutamayan partililer “ne oldu bize” diye soruyorlar. Ve haklılar. 

Şu da var: MHP’nin ulusalcı kanadı ile muhafazakâr kanadı arasında öteden beri bir ayrışma vardı ve birinci grup daha aktif idi. İşte asıl bu grup şimdi iktidar olmadan fikren muktedir olmanın yolunu bulmuş durumda. 

MHP’lilerin önemli kısmı bundan memnun. Memnun olmayanlar, AKP’liler. “Bize ne oldu böyle” diye soruyorlar. 

Aslında bu devletçilik MHP’nin tavanının her şeyine uygun. 

Şöyle: Bir adama kırk defa “iyisin” desek iyi olur ya. Bir adama kırk defa “devlet” desek o adam her halde “fikren devlet” olur. Bu kadar “Devlet” olandan da harbî muhalefet olması beklenmez. 

Ama unutmayalım ki bütün MHP taraftarlarının adı “devlet” değil. Adı “hürriyet” olan da var “adalet” olan da...

Sayın Bahçeli’nin MHP’nin referandumda yaşayacağı taban tavan çelişkisini izah etmek için yaptığı “Bizde taban yoktur, dâvâ arkadaşı vardır” yorumu da aslında bu durumu açığa çıkarıyor.