"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kayıp hafızalar ve dosyaları

Ahmet BATTAL
25 Eylül 2018, Salı
Önceki günkü Yeni Asya Gazetesi’nin 12. sayfasında şöyle bir resmî ilan yayınlandı:

“İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI – ADALET BAKANLIĞINDAN: İstanbul 29. İş Mahkemesinin 2015/204 Esas, 2016/262 karar sayılı dosyasının kaybolduğu anlaşıldığından 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylap veya Heyelan Sebebiyle Mahkeme veya Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanun hükümlerinin söz konusu dosya için uygulanmasına ve anılan Kanun hükümleri gereğince işlem yapılmasına karar verildiği ilan olunur.”

Bunca yıllık adliye ve meslek tecrübemiz içinde bu ilanda sözü edilen kanun hakkında bir bilgi veya hatıra yoktu. Konu ilgimizi çekti. 

Göz ucuyla görüp ardını merak ettiğimiz bu ilanda adı geçen Kanunu www.mevzuat.gov.tr adresinden araştırdık. 

Adından da tahmin edeceğiniz gibi eski bir Kanun: 16.07.1943 tarihinde kabul edilmiş. Kabulünden sonra da sadece bir defa (2008 senesinde) bazı hükümleri değişmiş. 

Bize garip gelen şu oldu: Kaybolan dosya 2015’te açılmış ve 2016’da karara bağlanmış. Sonra kaybolmuş. Durum 2018’de anlaşılmış ve dosyanın yeniden oluşturulması için 1943 tarihli bir kanundan yararlanılmaya çalışılmış. 

Oysa bu eski ve özel kanun, adından da anlaşılabileceği üzere sadece “Yangın, Yersarsıntısı, Seylap veya Heyelan” sebebiyle kaybolan dosyalarla ilgili. 

2016’dan sonra İstanbul’da bir adliye yangını olduğunu duymadık. Adliyeleri etkileyen bir yersarsıntısı, su baskını veya heyelan da duymadık. 

Bu durumda, bu kayıp dosya bu kanun kapsamında kaybedilmiş sayılamaz. Dolayısıyla dosyanın yeniden oluşturulması için bu kanundan faydalanılması mümkün de değil.  

Ama birileri bunun uygun ve mümkün olduğunu düşünmüş. 

Daha da ilginci 2014’te açılmış bu davanın tüm kayıtlarının UYAP denilen adlî bilişim ve hafıza sisteminde elektronik ortamda mevcut olduğu düşünüldüğünde dosya yenileme için 1943 tarihli kanunun bakış açısından faydalanılmaya çalışılmış. 

En garibi de, geçmişten beri, “yok kanun, yap kanun” aceleciğinin en önemli kaynağı durumunda olan Adalet Bakanlığının bugünkü teknolojik uygulamalara rağmen halen de 1943 tarihli bir kanundan faydalanmaya mecburmuş gibi davranması. 

Ya da olayın başka ihmal yönleri de var. 

Her ne olursa olsun, bu basit ama net bir örnek. Ve adalet sistemimizin derbederliğini ele veriyor. 

Hep söylüyoruz, yine söyleyelim: Devletin hafızası kıymetlidir. Kaybetmemeli. 

Okunma Sayısı: 2232
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı