"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Kemalizm sahalara dönüyor” mu-2

Ahmet BATTAL
24 Kasım 2018, Cumartesi
Son yazımızı şu cümlelerle bitirmiştik: “Demirel 16 Mayıs 2000’de emekli oldu, ama başlattığı sürecin devamı olarak 2001’de Meclis Anayasanın ideolojisinin değiştirilmesine ve kısmen de olsa yumuşatılmasına yönelik olarak çok önemli bir değişikliğe yine konsensüsle imza attı.”

Kemalizm’le demokratça başa çıkmanın kodlarına devam edelim: 

2001 değişikliğinde Anayasanın Başlangıç metninin beşinci fıkrasının başında geçen “Hiçbir düşünce ve mülâhazanın” ibaresi “Hiçbir faaliyetin” şekline döndürüldü ve şu şekle geldi: 

“Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;”

Bu değişiklik ideolojiden uzaklaşmak adına bir başlangıç idi. Ama maalesef 2002 sonrasında gerisi gelmedi. 

Bu Anayasa değişikliği paketinin Meclisteki görüşmeleri sırasında DYP milletvekili Ahmet İyimaya’nın bu demokratikleşmenin artarak sürmesi gerektiği hususundaki genel beklentiyi de aktaran şu cümleleri manidardır:

(Görüşmelerin tümü için şu kaynağa bakınız: https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak_g_sd.birlesim_baslangic?P4=5964&P5=B&PAGE1=1&PAGE2=33)

“Bana sorarsanız, Anayasaya, mutlaka, devlet reformunu mümkün kılacak, gerçekleri öğrenme ve bilgi edinme hakkını imkân haline getirecek değişikliği sağlardım. … Bana sorarsanız, medya bağdaşmazlığını, medya ile devlet ve siyaset kurumları arasındaki ihale bağdaşmazlığını düzenleyen bir ilke koyardım. … Bu paket, Doğru Yol Partisi’nin ikinci demokrasi projesinde dile getirdiği, gerekçelendirdiği anlayışın, zihniyetin bir uygulamasıdır. Değerli Başkanımdan, ikinci paketin geciktirilmeden gündeme getirilmesi için inisiyatif almasını ve sözde kalmamasını diliyoruz. Değerli arkadaşlar, bu paketten sonra Parlamentonun ilk gündemi, bir siyaset reformu olmalıdır; siyasal partiler ve seçim hukukunun yeniden düzenlenmesi gündemi olmalıdır. (DYP, SP ve AKP sıralarından alkışlar).” 

(Ara not: Buradaki “AKP” kısaltması bize ait değil. O dönemin tüm resmî tutanaklarında partinin adı “AK Parti” değil “AKP” olarak kayıtlı!)  

Bu cümlelerdeki “ikinci paketin geciktirilmeden gündeme getirilmesi” kısmına özellikle dikkat çekelim. 

ANAP milletvekili Beyhan Aslan da şunları söylemiş: 

“Biz, bugün görüştüğümüz bu değişiklikle, anayasalı devletten anayasal devlete geçiş yolunda çok ciddî ve önemli bir atılımı gerçekleştirmiş olacağız. Bu paket burada bitmeyecek; zamanın ihtiyaçlarına göre ve gelecek zamanlarda, demokratikleşmenin evrensel normlarının ulaştığı düzeye göre yeni paketler olacak, yeni değişimler olacaktır; ama, her değişim, çağdaşlığı yakalama yönünde atılan ciddî bir adım olarak değerlendirilmelidir… Türk halkı, rotasını çağdaş medeniyete, Avrupa Birliği üyeliğine doğru çevirmiştir. Cumhuriyet tarihimizin en büyük değişim projesi olan Ulusal Program doğrultusunda, siyasî, sosyal ve ekonomik alanda yapılacak Avrupa Birliği müktesebatını özümseme iradesi, barışçı ve aydınlık bir geleceği paylaşmanın, geleceğin çağdaş Türkiyesini yaratmanın teminatı olacaktır.”

Bu cümlelerdeki “bu paket burada bitmeyecek” cümlesine de dikkat edelim. 

Ve soralım: Sonra ne oldu? 

Ne olacak! 2002’de iktidara AKP geldi ve maalesef 12 Eylülle ve adına “Atatürk Milliyetçiliği” denilen ideolojisiyle hesaplaşma sürecinin gerisi bir türlü gelmedi. Yeni bir Anayasa yapılamadığı gibi Anayasanın ideolojik hükümlerinde yapılması gereken iyileştirmelerden hiçbiri de yapılamadı. 

Evet, AKP de Anayasa’da çok değişiklik yaptı, ama 2010’daki başta olmak üzere hemen hemen hepsinin amacı, “ne olursa olsun iktidardan düşmemek üzere tedbir almak” ve HSYK (HSK) ve Anayasa Mahkemesi ile yüksek yargı organları başta olmak üzere “dindar”ları devlette kadrolaştırıp dindarların devletteki varlığını pekiştirmekti. Yoksa ideolojiden kurtulmak değildi. 

Bu özet demokrasi hikâyesinden sonra, “biz de demokratız ve AKP’yi demokratlığı sebebiyle destekledik ve destekliyoruz” diyenlere biz de şunu soruyoruz:

Son on altı seneden ve geldiğimiz noktadan memnun musunuz? Samimiyetle cevaplayınız.

Bir de şunu soruyoruz: 

Kemalizm’i devletten çıkarıp sivil bir ideoloji haline getirmeden ve devleti Kemalizm’den arındırıp demokratik devlet haline getirmeden toplumu samimiyet temelinde yeniden inşa etmenin mümkün olabileceğine inanıyor musunuz?

Okunma Sayısı: 3554
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı