Aynı başlıkla 24 Ocak 2021’de yayınladığımız yazıda, İstanbul’da seyyar araçlarla Halk Ekmek satmak isteyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na engel olup göze girmek isteyen ve bu maksatla genelge yayınlayan Ankara bürokratlarının geri manevrasını anlatmıştık.
“Saraydakilerin gözüne gireyim” derken partidekilerin gözüne çöp ve tekerine çomak sokma kabilinden skandallar maalesef bitmiyor. Benzer bir durum bu kere de Mamak Belediyesi’nde yaşanmış.
Gazetelerin haberine göre Mamak Belediye Başkanı Murat Köse bazı torpilli gazetelere haber kılıklı ilân vermiş.
Aynı zamanda Ankara Büyükşehir Belediyesi Belediye Meclisi’nin AKP Grup Başkanvekili de olan Köse’nin “haber gibi” düzenlettiği “ilân” için, Mamak Belediyesi’nin kasasından 58 bin 839 TL harcanmış.
Başkan, bedeli karşılığında yayınlattığı çakma kılıklı ve haber kılıflı yıkıcı reklâmda “Milletim adına soruyorum: 10 milyar liralık bütçeyi nereye harcadınız?” gibi cümlelerle Mansur Yavaş’ı eleştirilmiş. Yavaş’ın hayal sattığını, belediyenin iflâsa doğru gittiğini ileri sürmüş.
Eleştirilerin hepsi doğru da olabilir. Ama yöntem yanlış.
Zira devletin parası devletin işi ve kamu hizmeti için kullanılır. Siyasetçinin rakibiyle didişmesi için değil.
Daha garibi Mamak Belediye Başkanının özel kalem müdürünün(!) “önergeye cevap” konulu olarak yazı işleri müdürüne(!) yazdığı “resmî” yazıda konu tevil dahi edilmeden aynen ikrar edilmiş.
Şöyle: “Belediye Meclis üyelerimizin vermiş olduğu önergede ‘Belediye başkanları seçildiği parti ve seçmen için değil tüm halk için çalışır. Doğal olarak bir hizmet durum, hatta kişi için açıklamalar yapar, beyanatlar verebilir.’ denilmiş olup, Başkanlığımızca da yapılan hizmetler konusunda tüm halkımızı aydınlatmak amacıyla bahsi geçen gazetelere Basın İlan Kurumu aracılığıyla 58 bin 839 lira 52 kuruş bedelle, resmi prosedürlere uygun olarak söz konusu çalışma yapılmıştır.”
Yayınlanan “haber kılıklı” ilanların baş kısmında zaten açıkça “bu bir ilan sayfasıdır” yazıyor.
Ama metnin içeriğinde hiçbir ilân/alenilik yok. Alenileştirilmesi istenen bir belediye hizmetinden de söz edilmiyor.
Para karşılığı yayınlatılan “beyanat” gerçekte bir “beyanat” yani “basına açıklama” da değil. Öyle olsaydı başkan basını dâvet eder, gelenlere beyanat verir ve bu beyanları her gazete kendi anlayışına göre dilediği şekilde haber yapardı.
Burada bazı gazetelerden para karşılığı alınan bir “yıkıcı reklâm” hizmeti var. Şecaat arz edeyim derken sirkatini söyleyen merd-i kıpti misali verilen cevapta ise ne demekse “resmî prosedürlere uygunluk(!)”tan bile söz ediliyor.
Başkan kendi cebinden ya da partisinin bütçesinden bu masrafı yapsaydı bile kınanırdı. Ama sadece kınanırdı.
Oysa bu olayda başkan sadece kınanacak bir şey yapmakla kalmamış, açıkça suçlanacağı bir iş yapmış.
Ne zaman suçlanacak?
Normale döndüğümüzde. İple çekiyoruz.