"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Küçülenler ve büyüyecek olanlar - 4

Ahmet BATTAL
16 Haziran 2015, Salı
Üç yazıdır AKP’nin demokratlığı meselesini müzakere ediyoruz. (Aslında biz yıllardır yazıp söylüyoruz da millet gerçekleri yeni görmeye başladı).

Tam “seriyi bitirdik” derken tazecik iki ayrı örnek bizi doğruladı. 

Birinci örnek:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan dönüşü uçakta gazetecilere açıklama yaptı.

“Önümüzdeki süreçte parti liderleriyle görüşmeyi de düşünüyor musunuz?” sorusuna şöyle cevap verdi: 

“Görevlendirmeyi yapmadan önce liderlerle görüşmek gibi bir planım var. Her birini ayrı ayrı davet edip sürece ilişkin görüşlerini almak istiyorum. Programıma bakacağım. Bu görüşmelere yemin töreninden önce de başlayabilirim. Dolayısıyla kendilerini önümüzdeki hafta davet edebilirim.”

Ne var bunda? 

Çok şey…

Seçim sonrasında müstafi hükümetin yerine kurulacak yeni hükümetle ilgili yapılacak çalışma bir cumhurbaşkanının işleri arasında kaçıncı önceliklidir? 

Anayasaya göre birinci!

Gerçi liderlerle görüşmek onun işi değil. O, sandıktan çıkan sonuca göre hükümetin kurulması için gerekli görevlendirmeyi yapmakla görevli.

Cumhurbaşkanı ne diyor: “Benim başka işlerim de var. Bir programım var. Programıma bakarım, işlerimin arasına bir yere bu işle ilgili görüşmelerimi de alır ve gereğini yaparım.”

Yani cumhurbaşkanına göre hükümetin kurulması için üzerine düşeni yapmak kendisinin birinci önceliği ve göre-vi değil. İşlerden bir iş. Aradan çıkacak bir iş. 

Neyi gösterir? 

Henüz sandıktan çıkan havaya giremediğini… 

Henüz bazı danışmanlarının üfürdüğü havadan çıkamadığını… 

Sebebi ne? 

Anayasa kitabını cebinde taşıyan bir demokrat siyasetçi değil de ondan…

İkinci örnek: 

Bülent Arınç seçim sonuçlarını değerlendirirken doğru şeyler söylemiş:

Biri şu (Seçim kampanyası sırasında, AKP tarafından diğer siyasi partilerin “Haçlı ittifakı” olarak nitelendirilmesi ile ilgili olarak): 

“Bunu yanlış buluyorum… Onlar düşmanımız değil rakibimiz. Düşmanlık yaparak oy toplamak mümkün değil”.

Bir doğru daha:  

“Davutoğlu Ahmet Hoca profili bence Erbakan Hoca’dan sonra halkın benimsediği bir isim oldu”.

Bu tesbit doğru. Neyi doğru? 

Erbakan’ı benimseyenler Davutoğlu’nu benimsemişler. Ya da Davutoğlu’nu, Erbakan’ı benimseyenler benimsemişler. 

Teşekkürler Sayın Arınç. Konu ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi. 

Demek ki neymiş: Erdoğan’ın ve vekâleten Davutoğlu’nun partisi aslında Erbakan’ın partisi imiş. 

Onun için diyoruz ki: Ey demokratlar, yeter, dönün artık yuvanıza!

Okunma Sayısı: 2273
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Turgay Namdar

    16.6.2015 11:09:09

    Günümüzde karpuzları kabak kökü üzerine aşılıyorlar. Rengi kırmızı ama tadı yok. Ahmet hocamın misallerini takviye için diyoruz ki; akp iyice kabak tadı verdi. Sahte bunlar sahte :))

  • Ahmet Eren

    16.6.2015 10:25:29

    Aslında birebir görüştüğümüzde bu arkadaşların da demokrat olma gibi bir iddiaları yok. Hatta demokrasiden pek de hoşlanmıyorlar. Sadece bazı safderunlar onları demokratların yerine ikame etmeye çalışıyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı