Liderlik önemlidir.
Zira kitleleri liderler harekete geçirir. Yön verir, ufuk verir, sinerji verir.
Liderperestlik de önemlidir, ama önemli bir hastalıktır.
Zira liderperestler, kitleleri harekete getiren liderlerin bu hareketlerinin içini boşaltırlar, anlamsızlaştırırlar, gerçek kitle hareketine dönüşmesini engellerler.
Liderlik fıtrîdir.
Zira her insan aynı değildir. Bazılarının mizacı ve fıtratı, liderliğe ve çekip çevirmeye daha yatkındır. Makul insanlar bu fıtrî hali yadırgamaz.
Ama liderperestlik sun’îdir, yapmacıktır, liderin öleceğini bile bile “ebediyen yaşasın”cılıktır.
Gerçek liderler mütevazidir.
Zira, yaptıklarının, “sadece liderlik etmek” olduğunu ve başarının ekibe ait olduğunu bilirler.
Liderperestler gurura kapılmış aciz dalkavuklardır.
Zira onlar da aslında işe yarar hiçbir şey yapmadıklarını, lider yalakalığından ve kavuk sallayıcılıktan geçinmekte olduklarını iyi bilirler.
Liderler ekip kurmak ister.
Zira bilirler ki işler karizma ile değil ekiplerle yürür.
Liderperestler ise tapıyormuş gibi yapabilecekleri mevkide bulunmaya ve o mevkiyi kaybetmelerine sebep olacak gerçek ekipleri engellemeye çalışırlar.
Gerçek liderler meşveret etmek ve meşverete riayet etmek ister.
Zira bilir ki ortak akıl tek akıldan üstündür.
Liderperestler ise meşveret edildiğinde “evet efendim”, yalnız kalınca “sepet efendim!” der.
Liderler şakşakçı istemez.
Zira liderler kendilerini ikaz edip hizada tutacak sessiz danışmanlara ihtiyacının olduğunu iyi bilir.
Liderperestler sevgiyi ve alkışı kime vereceğini iyi bilir.
Zira onlar aslında lidere değil liderin sayesinde kendisine gelecek olan menfaate tapar.
Liderler sevilmesi gerekeni sever.
Liderperestler put sever, tağut sever, ama hakikî lideri sevmez, “çakma lideri” ise “seviyormuş gibi” yapar.
Liderperestlerin taptığı kişilere gelince…
Onlara lider denmez.
Ne denir?
Şapşal denir, aptal denir, enayi denir, hatta zavallı da denebilir, ama lider denmez. Zira o bir kukladır.