Vatandaş olmak zor; devletin dişlileri aşınmış, birbirini yiyor, vatandaşı da öğütüyor.

(Mağdur olanların yaşadığı zorluğu bu kapsamda zorluktan saymıyoruz! Zira o masumların hayır duası bu gemiyi İnşallah kurtaracak.) 

Bürokrat olmak zor; jurnallerle ayak kaydırmalar, makam ve mevki tepelemeler gırla gidiyor.  

Hakim-savcı olmak çok daha zor; ne kanun belli ne de delil ve usul. 

Siyasetçi olmak daha da zor. 

İktidar olmak, yanlış yapmadan iktidarda kalmak zor. 

Muhalefet olmak, muhalefet etmek ayrı bir zor. Darbeci veya terörist damgası yemek riski var. 

Konuşmak zor. Ama susmak daha da ağır. 

Galiba artık dibe vurduk. 

Şimdi asansörün düğmesine dokunma zamanı. Yeniden yükselmeliyiz. Hem asansörün tamiri de bizim elimizde. 

Birilerinin “hakim parti rejimi” diyerek şirin gösterip istikbalimize dayattığı kurşun gibi zehirli dip havayı solumaktan kurtulabilmek için, konuşacağız, yazacağız. 

Konuştukça yükseleceğiz. 

“Siz bizim partimize oy vermekten nasıl vazgeçersiniz” ile başlayan ve particilik taraftarlığı kokan bahanelerle yapılan zulümleri haykıracağız, hem de semâvâta işittirecek derecede. 

Böylece bir yandan mazlumun hakkını ve hatta zalimin ve zalim olma riski taşıyanın ahiretini koruyacağız. 

Ama asıl particiliğin istikametini koruyacağız. Zira doğru particilik demokrasinin de çoğulculuğun da sağlıklı toplum yapısının da asgari şartı. İstikbalimizin de teminatı. 

Siyasi taraftarlığı tarafgirliğe çeviren müfritleri teşhis edeceğiz. 

Cephe siyaseti yapanlara, “bu kavga hayır ve şerrin mücadelesi” diyenlere karşı duracağız. Yüksek sesle ve özgüvenle; “dur, hepimiz hayrı istiyoruz, suçla ve suçluyla birlikte mücadele etmeliyiz, bizi bölmeye hakkın yok” diyeceğiz. Particilik tarafgirliği ile yanlışta ısrar etmelerini hep birlikte engelleyeceğiz. 

“Biz hakkız, siz de batılsınız” demeye kalkanlara “neden hak sizin tekelinizde oluyormuş, ne hakla” diyeceğiz, nefislerinin oyununa gelmelerini hep birlikte engelleyeceğiz.  

Dün kendilerini desteklemiş olan bugünkü muhaliflerini adliyede ve hapishanede cezalandırmaya kalkanlara, “nerede demokratlık, bu yetkiyi nereden, hangi kanundan buldun, bu fetvayı hangi kitaptan alıyorsun” diye hesap soracağız.