Yeni Asya, MİT TIRları hadisesine serinkanlı yaklaştı ve uzaktan izlemekle yetindi.
Yeni Asya 17-25 Aralık operasyonlarına da ihtiyatla yaklaştı. Yolsuzluk meselesini bazı başka gazeteler gibi “hükümeti yıkmak için” kullanmaya kalkmadı. Hükümete bu mesele üzerinden günlerce manşetten yüklenen ya- yınlar yapmadı.
Yeni Asya bu tür “derin” ve “netameli” meselelerde istihbarat gazeteciliği yapmaya soyunmadı. Birilerinin bu tür işbirliği teklifleri yapmasına fırsat bile vermedi.
Yeni Asya, tirajını, birilerini korkutup diz çöktürecek bir topuz olarak kullanmaya niyetlenmedi.
Yeni Asya, manşetini birilerini kanırtıp kanatan kanca olarak kullanmadı.
Zira Yeni Asya biliyordu ki, “Elini veren kolunu kaptırır”.
Zira Yeni Asya biliyordu ki baştan itibaren bu gazetenin işi, fikir ve nasihat gazeteciliği yapmaktan ibarettir. Bu gazetenin sadık ve samimî okuyucusunun gazeteden beklentisi de siyasetçiye nasihatten ibarettir.
Bunlar tamam.
Ama şimdi bir de şuna bakalım:
Sosyoloji bir yönüyle genellemeler ilmidir. Genellemeler toptancılık değildir. Sadece doğru hükmü bulmak ve tedbir almak içindir.
Genellemelerden yola çıkılarak kişiler hakkında “suçlu” hükmü verilemez. Ama kitleler ve fertleri hakkında tedbir alınabilir.
Şimdi, bulunduğunuz şehirde tanıdığınız ve AKP’ye oy verdiğini bildiğiniz kişilere anket yapınız ve şu soruları sorunuz:
- Sizce kamu ihalelerinin gerçekten hak edenlere verilmesi konusunda bilhassa son sekiz on senede devlet yıldan yıla iyiye mi gitti, yoksa kötüye mi?
- Usûle aykırı biçimde yani aslında suç işleyerek ihale almaya çalışanlar bunu yaparken dini ve dince mukaddes sayılan şeyleri de kullandılar mı?
- AKP’li bazı bakanlar, siyasetçiler ve belediye başkanları, bu suistimalleri, “bu yolla dine hizmet edebiliriz” diyerek ve bile bile görmezden geldi mi?
- Peki, dinin ve dinî mukaddesatın bu şekilde kullanılması dine zarar mı verdi, fayda mı?
Yapacağınız anketten çıkacak sonuçları bizimle paylaşınız. Yayınlayacağız.
Bizim iddiamız, yani teorimiz (hipotezimiz) şu: Devlet yetkisi kullanan dindar insanların ihale işlerinde kanuna aykırı olarak yaptığı icraat ya da görmezden gelmeler dine zarar verecek noktaya ulaştı. Yanılıyorsak söyleyiniz.
O yüzden hep diyoruz ki, asıl musîbet devletin ve milletin malının, parasının başına gelen musîbet değildir. Asıl musîbet dine gelen musîbettir, yani liyakat ve şeffaflık hususundaki bu bilinçli hatalar yüzünden “Başlarım böyle dindarlığa da böyle … de!” diyenlerin çoğalmasıdır.
Yeni Asya’nın asıl işi devletin parasını ya da malını korumak değildir. O da önemlidir, ama o milletin ve siyasetin işidir.
Yeni Asya’nın derdi, milletin dinine ve ahiretine gelecek tehlikeleri görmek, göstermek ve önlemeye gayret etmektir.
Anlayana…