"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Aşk-ı Hak

Akif ARSLAN
30 Nisan 2016, Cumartesi
Tenkid, kelime mânâsı olarak lügatlarda “eleştirmek” olarak geçiyor. Ancak bu kelimeyi biraz daha detaylı mütalâa etmekte fayda var.

Arapça olan bu kelime, aslında “tengîd” ya da “tangîd” şeklinde okunur. Kelimenin ilk kökeni ise “gagalamak”tan gelir. Ancak bu kelimenin kökü “nakd”tır. Yani bildiğimiz “nakit para”daki “nakit”. Yani “tenkit” kelimesi en eski kullanımıyla, para gibi değeri olan eşyaların, iyisini kötüsünden ayırt etmek manasında kullanılan bir kelime imiş. Sonradan paraya münhasır kalmamış ve kişileri tenkit, kişilerin davranışlarını tenkit..derken “eleştiri” manasında kullanılmaya başlanmıştır. Hatırı sayılır bir lügat olan Kubbealtı Lügatı’nda tenkitin birinci manası “Gerçeği ortaya koymak maksadıyla yapılan tartışma veya inceleme” diye geçer. Kelime kökeni de aynı lügatta “nakd “para vb.nin iyisini kötüsünden ayırmak”tan tenkid” şeklinde ifade edilmiştir.

Üstad Hazretleri İhlâs Risalesi’nde “İhlâsı kazanmak ve muhafaza etmek ve mânileri def etmek için, gelecek düsturlar rehberiniz olsun.” diyerek başladığı düsturların ikincisini şöyle tanımlar:

“Bu hizmet-i Kur’ânîyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde faziletfüruşluk nev’inden gıpta damarını tahrik etmemektir.” 

Peki farzedelim ki bizde bir kusur var ve bunun farkında değiliz. İhlâs sahibi her adam ister ki kendisinin farkında olmadan işlediği bu kusurunu bilsin, belki birisi bildirsin. Ama Üstad Hazretleri “kardeşlerinizi tenkit etmeyiniz” derken bu nasıl mümkün olacak? Burada devreye, Üstad Hazretleri’nin Tulûat isimli eserinde yapmış olduğu tenkit tanımı giriyor:

“Tenkidin sâiki, ya nefretin teşeffisidir, veya şefkatin tatminidir. (Dostun veya düşmanın ayıbını görmek gibi.)

 Sıhhat ve fesada muhtemel birşeyde kabule temayül ve tercih şefkatten; redde temayül ve tercih—vesvese olmazsa—nefretten geldiğine ayardır.

 “Rıza gözü, ayıplara karşı kördür. Kem göz ise kusurları araştırır.” Sâik-i tenkit, aşk-ı hak ve arzu-yu tenzih-i hakikat olmalı. Selef-i Salihînin tenkitleri gibi...” 

Farz-ı muhal, bir kişinin bir davranışı hakkında fikir beyan eden iki kişi olsun. Birinci kişi o adama karşı dost veya ona şefkat eden birisi, ikinci kişi ise o adama karşı düşman veya şefkat etmeyen belki nefret eden birisi olsun. Birinci kişi, herhangi bir tetkikde bulunmadan, o davranışın sıhhatli veya sıhhatsiz bir davranış olup olmadığı hakkında düşünce yürütmeden, o kişiye karşı şefkatinden dolayı, belki kendisine dost olduğu için o davranışı onaylar ve “bu doğrudur” der ise bu “şefkatten gelen bir tenkittir”. Diğer kişi ise, sırf düşmanı olduğu ve ondan nefret ettiği için hiç tetkik etmeden o davranışı reddeder ve “bu yanlıştır” derse bu da “nefretten gelen bir tenkiddir”. (İkinci adam için vesvesenin müdahalesini yok farz ediyoruz).

Bediüzzaman Hazretleri “tenkidi nasıl görüyorsun?” sualine cevap verirken, “tenkit iyidir” ya da “tenkid kötüdür” demekten ziyade “kişiyi tenkide sevk eden sebeblerden” bahsediyor. Yukarıda bahsettiğimiz, tenkite sevk eden sebeplerden sonra (şefkatten gelen tenkid ve nefretten gelen tenkit), tenkitin ölçüsünü, “Tenkide sevk edecek sebep “Hakka âşık olmak (Aşk-ı Hak) ve hakikati temize çıkarma arzusu”    şeklinde tayin ediyor. Örnek olarak da Selef-i Salihîn’i veriyor. 

Burada enteresan olan, birinci adamın aslında bir tenkitte bulunmadığı halde, hatta dostunun yaptığı şeyi hiç eleştirmeden taraftar olduğu, belki o davranışı kabul ettiği halde bunun adına da “tenkid” denilmesi. Üstadın tabiri ile “Şefkatten gelen tenkit.” Bediüzzaman Said Nursî, “tenkit” kavramına farklı bir anlam daha kazandırarak “körü körüne kabullenmeyi, müfritane hüsn-ü zan ile tetkik etmeden o davranışı tercih etmeyi, ona taraftar olmayı” da “tenkid” olarak tanımlıyor. Şimdi bu minvalde, ihlâs Risalesi’nin ikinci düsturundaki “kardeşlerinizi tenkid etmeyiniz” ikazını tekrar mütalâa etmek gerekiyor. 

İşte size iki hassas mizan:

1) Şefkatten gelen tenkid: Kardeşlerinizi tenkid etmeyin, yani onların her davranışını, sırf onlara dostsunuz diye, sırf onlara olan müfritane şefkatinizden dolayı kabul edip, tetkik etmeden, mihenge vurmadan körü körüne o davranışı onaylamayın.

2) Nefretten gelen tenkid: Kardeşlerinizi tenkid etmeyin, yani sırf eleştirmek için veya sırf onlardan birisine olan nefretinizden dolayı veya şefkatinizi celp etmeyen birisi olduğu için mihenge vurmadan, tetkik etmeden o davranışını hemen reddetmeyin. İtiraz etmeyin. İnsan kardeşine karşı düşmanca bir tavır içinde olup ondan elbette nefret etmez ve etmemeli. O halde “kardeşlerinizi tenkid etmeyin” ifadesi bize bir manada “onlara karşı düşmanca bir tavır sergileyip, onlardan nefret ederek yargısız bir infaz ile tenkid etmeyin” nasihatında da bulunuyor.

Elhasıl:

Kardeşlerinizi tenkid edin (!) Ama sırf eleştirmek için değil, o kişi nefretinizi celp ettiği için değil veya dostunuz olduğundan ayıplarını güzel görerek değil, onaylayarak değil... Sırf Hakk’a olan aşkınızdan dolayı. Hakikati temize çıkarmadaki arzunuzdan dolayı. Yani sırf Allah hakkı için. Evet, “Hakk’ın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez” sözü burada çok daha farklı bir anlam kazanıyor. Ama hakka ve hakikate aşık olduğun zannına kapılıp da enaniyetinin emri ile tenkid etme! Ya da “Hak aşkı için tenkid ediyorum” diyerek ulu orta kalpler kırma! İhlâsı kırma! Çok ince ve çok hassas ve gerçekten de çok zor bir imtihan ve uyulması çok güç bir ihlâs düsturu: Tenkid!

Okunma Sayısı: 2428
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ruhi pak

    30.4.2016 22:12:26

    Allah razı olsun güzel bir izah olmuş seni takip ediyorum.dua ediyorum meşrebin selameti için bu ince deruni hakikatlerin fark edilip yazılması gerekir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı