Her şeyin aslı, orijinali, doğrusu olduğu gibi, çakması, sahtesi ve yanlış olanı da vardır. Piyasada kalpazanların bastığı sahte paralar dolaşmıyor mu? Sahte mallara ne dersiniz? Taklit ürünler, sahte altın ve mücevherler, sahte ballar...
Sık sık, “Vatandaşları dolandıran sahte polislere dikkat edin!” diye uyarılmıyor muyuz?
Peki efendim, “sahte demokrat, sahtekâr siyasetçi, menfaat üzerine dönen canavar siyasetçi” yok mu?
Dün, “Kara!” dediğine bugün “Ak” diyen mebzul!
Dün, Ergenekoncu, terörist!” dediğine bugün “Masum!” diyen siyasetçi yok mu?
“Silik, sahte paraları tesbit eden para ölçer”, “sarhoşluk derecesini ölçen alkometre”ler gibi, “Sahte demokratları, sahte siyasetçileri, sahte fikirleri” ölçen, “Fikir ölçer makineleri!” edinmelisiniz.
Aldığınız altının kaç ayar olduğunu kendiniz tesbit edemezsiniz. Altını mihenge vurur, ayarını sarraf anlar!
Risale-i Nur, muhteşem bir fikir ölçer, inanç ölçer, muhteşem bir mihenk taşıdır.
Mihenk taşı, gümüş ve altın alaşımlarının kalitesini test etmekte kullanılan, düz, sert, ince pütürlü, siyah veya koyu renkli bir taştır.
Mecazi anlamıyla mihenk taşı bir şeyin kalitesini belirlemek için kullanılan kıstas demektir. (Güncel Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu.)
Bediüzzaman, dünya çapında şu muhteşem ölçüyü çıkarmış Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’den:
“Hiçbir müfsid (bozguncu, fesat), ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hattâ benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte, size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktıysa kalbde saklayınız. Bakır çıktıysa, çok gıybeti üstüne ve bedduâyı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz.” (Bediüzzaman, Münâzarât, s. 119).