Duâ, sayısız psiko-sosyal ve ruhi güzellikleri, özellikleri bulunan terapidir.
İhlas, yani kalbin derinliklerinden gelen samimi dualar, duâ edeni, aşka, şevke, ümide, iyiye, güzele, pozitife, üretime, hürriyete, iradeli olmaya, huzur ve mutluluğa ulaştırdığı, psiko-sosyal ve tıp ilminin de kesin olarak ortaya koyduğu verilerdendir.
Duâ, zihni, kalbi, manevi ve ahlaki duygu eğitimidir.
Duâ, aynı zamanda olumsuz duyguları dengeler, mecralarına yönlendiren muhteşem bir unsurdur.
Allah katında duadan daha şerefli bir şey yoktur. (Tirmizî, Daavat,1; İbn Mace, Duâ,1.)
Yine Tirmizi’de yer alan bir hadise göre, “Duâ ibadetin ta kendisidir.”
Duâ, eğitim ve gelişimin, rûhî duyarlılığın ve duyguları kontrolün en önemli unsurlarındandır.
Rabbini hatırlamak ve Ona iltica etmek olan duâ kulluğun sırlarındandır.
İbadetin özü ve ruhudur.
Duâ, yalnızca sıkıntı ve problemlerle karşılaşıldığında müracaat edilmez. Duâ bir ibadet olduğuna göre, iyi ve kötü hallerde, ferahlı ve sıkıntılı anlarda, her zaman ve zeminde, her şartta Yaratana müracaat etme, O’na sığınmadır.
Varoluşun ifadesi olan duâ, varlığın farkına varıldığının göstergesidir ve bir anlamda da Rabbine tekmil vermedir.
Kur’ân’da “duâ” kelimesinin 212 kez geçmesi; insân olma vasfı kazandıran en önemli ibâdetlerden olduğunu gösterir.