"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hırs, sebeb-i hasarettir…

Ali FERŞADOĞLU
30 Ekim 2019, Çarşamba
Hırs; aç gözlülük, tamahkârlık demektir. Diğer bir anlamı da, aşırı istek, şiddetli arzudur. Aynı zamanda kızgınlık ve öfke. İşte, hırsı, dünyevî işlerimiz, faaliyetlerimiz için kullandığımızda; açgözlülükle, tamahkârlık gösterip, kızgınlık ve öfkeyle hareket ederek, kendini parçalarcasına sonuç almayı kast ederiz.

Aslında yaratılışta yapımıza konulmuş hırs denilen bu olumsuz duygu olumlu yöne çevrilebilir. Ne var ki, insan mal ve makam, şan ve şöhret sevdalısı olur, dünyaya şiddetle bağlanır.

Oysa dünyayla doymayan bu hırs, aslında bu fânî hayat için değil, bâkî bir hayatı kazanmak için verilmiştir. Dünyanın geçiçi, fanî mal-mülküne, mevki ve şöhretine karşı gösterilen hırs, bu duygunun fiyatına değmez. Dolayısıyla insan zarar etmiş olur.

Şan ve şöhret için yapılan hırs da yatırım yapılacak değerde değildir. Çoğunlukla, insan onlara kavuşamaz. Bütün emekleri boşa gider. Kavuştuğunda da elinde durmaz kaçar. Çünkü ya onun ömrü kısadır, ya kendinin ömrü kısadır.

Hırs, insanı sefâlet ve rezâlete atar. Bunun en tipik örneği Yahudîlerdir. Mal ve makama karşı öylesine haristirler ki, faiz ile insanlığı sömürüp sermaye biriktirirler. Ama bir türlü rahat yüzü göremez, huzursuzluk ve sıkıntıdan kurtulamazlar. Hırslarının cezası olarak, yeryüzünde 2500 sene vatansız ordan oraya dolaştıkları halde, bugün de gasbettikleri Filistin topraklarında rahat değiller. Her an savaş, her an gerginlik, her an düşman korkusu, her an sıkıntı ile kıvranmaktadırlar.

Hırsın bu kötü sonuçları diğer insanlarda da az ve çok görülmektedir. Çünkü, bugünkü medeniyet, insanları israfa teşvik ederken korku damarını da işletmekte, hırsın kapılarını ardına kadar açmaktadır. Bu da iktisat ve kanaatin esasını bozmakta, insanları uçuruma yuvarlamaktadır.

Müslümanda hırs, sebeb-i hasarettir! Makam ve mevkileri baskı aracı yapmak için istemek ise felâkettir. Kişinin mânevî hayatını mahveder. Bunlar ancak hizmet için istenebilir.

İlâhî rahmeti de suçlama mânâsı taşıyan hırs, yerinde kullanılmazsa birçok zararlara sebep olur. Kezzab gibi kalbi deler; riyâkârlığa, sefâlete sevk eder. 

Hırs israfa götürür, şükürsüzlüğe iter, zillete atar. 

Helâl rızık, insanlığa faydalı olmak için istenilen makam ve mevkiler, hırs ile değil, tevekkülvârî talep ve çalışma ile elde edilmeli.

Hırsı bu mânâ ve göz ile değerlendiren Müslümanlar, kendilerini azamî derecede hırslarını yönlendirmeye çalışırlar. 

Kur’ân’ın şu âyeti akıllarından çıkmaz:

“Şüphesiz ki rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan Allah’tır.” 1

Ankebût Sûresi’nin 60. âyetinde de, bu hakikat şöyle ifâde edilir:

“Yeryüzünde yürüyen ve kendi rızkını yüklenemeyen nice canlının ve sizin rızkınızı Allah verir...”

Hırsın zararlarından kurtulmanın çaresi, ona İslâmın bakış açısıyla bakıp faydalı işlerde, hizmetlerde istihdam etmeye çalışmaktır. Çünkü bu duygu insana, Allah katında mânevî dereceler ve âhireti kazanmak için verilmiştir.

Dipnot:

1- Zâriyat Sûresi, 58. 

Okunma Sayısı: 6003
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı