Tek söz sahibi başkanın olduğu, Meclis’in aradan çıkarıldığı sistem kimin düşüncesidir, kimin dayatmasıdır? Kemalistlerin, müstebit rejimin, derin yapılanmanın değil mi?
Peygamber Efendimiz (asm), başkanlık sistemini mi getirdi; yoksa meşveret, meclis, şûrâ, sistemini mi?
Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı’nda başkanlığa nasıl bakmaktadır? Başkanlıktan tek kaptanlıktan, tekelden, tek şeften, tek akıldan, rey-i vahidden yana mı, “meşveret, cemaat, şûrâ, meclis, şahs-ı manevî” taraftarı mıdır?
Bediüzzaman Said Nursî, İhlâs Risalesi’nde baştan sona ve her meselede, yönetimde, cemaatte, hizmette “cemaat, şahs-ı manevî, şûrâ, meclisi” sistemini esas alır.
Evet, İhlâs Risalesi’nde başkanlık, şahsiyetçilik, tek kaptanlık reddedilir? Şöyle ki:
“Hakikî, samimî bir ittifakta herbir fert, sair kardeşlerin gözüyle de bakabilir ve kulaklarıyla da işitebilir. Güya on hakikî müttehid adamın herbiri yirmi gözle bakıyor, on akılla düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi elle çalışıyor bir tarzda mânevî kıymeti ve kuvvetleri vardır.”1
- İhlâs Risalesi’nde, söz sahibi tek kişinin olduğu “başkanlık” sistemini reddeden diğer prensipler:
“İşte, ey kardeşlerim! Sizleri inşaallah menfaat-i maddiye rekabete sevk etmeyecek. Fakat menfaat-i uhreviye noktasında bir kısım ehl-i tarikat aldandıkları gibi, sizin de aldanmanız mümkündür. Fakat şahsî, cüz’î bir sevap nerede, mezkûr misal hükmündeki iştirak-i a’mâl noktasında tezahür eden sevap ve nur nerede?
Evet, üç elif ittihad etmezse, üç kıymeti var. Sırr-ı adediyet ile ittihad etse, yüz on bir kıymet alır. Dört kere dört ayrı ayrı olsa, on altı kıymeti var. Eğer sırr-ı uhuvvet ve ittihad-ı maksat ve ittifak-ı vazife ile tevafuk edip bir çizgi üstünde omuz omuza verseler, o vakit dört bin dört yüz kırk dört kuvvetinde ve kıymetinde olduğu gibi, hakikî sırr-ı ihlâs ile, on altı fedakâr kardeşlerin kıymet ve kuvvet-i mâneviyesi dört binden geçtiğine, pek çok vukuat-ı tarihiye şehadet ediyor.” 2
Demek ki, İhlâs Risalesi, tek kaptan, tek kişi ve başkanlık değil; “cemaat, meşveret, şûrâ, meclis, şahs-ı manevî” üzerine bina edilmiştir.
Gerçekten ihlâslı ve samimî olan, İhlâs Risalesi’ne göre hareket eder…
Zaman başkanlık zamanı değil, cemaat zamanıdır.
Dipnotlar:
1- Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, s. 165. 2- Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, s. 165.