Demokrasinin de temelinde insan onuru yatar. İkisi birbiriyle çelişmez” diyerek, Tahrir’deki gençlerin Avrupa’dakilerle aynı şeyleri istediklerini ifade ederek, İslâm dininin bir engel teşkil etmediğini söyledi. (AA, 26.01.2013)
l Bediüzzaman, ‘önce fert, aile, İslâm âlemi ve insanlık maddî-manevî kültür emperyalizminden, sömürgeciliğinden, istibdat ve zulmünden nasıl kurtulur’un formüllerini verir.
l İslâm’da hak ve hürriyetlerin felsefesini, manifestosunu ortaya koymuştur. Hürriyetin ilmini, psiko-sosyal boyutlarını ortaya koymuş, aynı zamanda fiilen de uygulamış gerçek bir hürriyet kahramanıdır.
AB’den adalet, hak, hürriyet, demokrasi desteği beklerken, komplekse kapılmayız, kapılmamalıyız. Zira, insan hakları 1948’de değil, 610 yılında ilân edilmeye başlanmış, 632’de tamamlanmış 650’lere kadar pratiğe geçirilerek kemâle erdirilmiş.
Sonra zihinden zihine, kitaptan kitaba, toplumdan topluma, asırlardan asırlara akarak yerleşmiş.
l Hak ve hürriyetler, fert, aile ve toplum, İslâm âlemi ve insanlığın temel meselesidir.
l Tevekkül ve kanaati yanlış anladığımız gibi, hürriyette de her şey serbest, mübah zannettik ve hürriyete, demokrasiye karşı geldik.
l Geri kalmamızın sebeplerinden birisi “hürriyet-i şer’iyye”den mahrumiyet ve istibdattır.
l Pekçok mütedeyyin ilim ehli bile hürriyetin imanın özelliği olduğundan bîhaberdir.
l Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye baştan sona insan hak ve hürriyetleri, en kâmil mânâda demokrasi, şeffaflık iken; İslâm diktatörlüğe müsait zannediliyor!
l İfsat ve zındıka komiteleri, adı emniyet/güven, barış ve merhamet olan İslâmiyeti; “sözlü şiddet olan gıybeti canavarlık” diye yasakladığı ve “Bir insanı haksız yere öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir” (âyet meâli) dediği halde, şiddet ve teröre izin veriyor diye lanse ediliyor.
l Ve en nihayet, Avrupa’da bazı çevreler, “İslâmiyet demokrasi ile bağdaşır mı?” ve “İslâm’da bilhassa kadın hakları yok” gibi peşin bir hüküm ve endişe içinde.
İngiliz filozof Bernard Shaw: “Demokrasimizin bir adım ötesi İslâmiyettir” demiştir.