"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur, lisanda da tecdid yapmıştır (1)

Ali FERŞADOĞLU
29 Mayıs 2015, Cuma
Risale-i Nur, aynı zamanda İslâm medeniyeti dilinde de tecdid yapmıştır.

“Vahiy dilini, Kur’ân dilini, İslâm ilimleri (tefsir, hadis, kelâm, fıkıh, tasavvuf, ahlâk, ruhiyat/psikoloji), içtimaîyat/sosyoloji vs., vs.) literatüründeki orijinal kelime ve mefhumları, özel tabirleri ihya etmiştir. Böylece Müslümanları aslî dilleriyle, yani, 1500 yıllık İslâm kaynaklarıyla buluşturmuş, barıştırmıştır.

İslâm medeniyeti dilini ihya ederken birkaç ana yenilik getirmiştir:

1- Yalnızca Kur’an’î mefhumları (başta Esma-i Hüsna olmak üzere) ve tefsir, hadis, kelâm, fıkıh, tasavvuf, ahlâk vs. gibi İslâmî ilimler literatüründeki kelimeleri kullanmıştır.

2- Bu dili öğrenmek için medrese, kurs, eğitim merkezi gibi başka bir mekân ve zaman öngörmemiştir. Evimizi, iş yerimizi, bağımızı-bahçemizi medrese, okul, eğitim merkezi, tekye ve zaviyeye çevirmiştir. Dağ başlarını ve hatta hapishaneleri de medreseye çevirmiştir.

3- Kur’ân, hadis ve İslâm ilimleri literatüründeki kelime ve mefhumları öğrenmek için herhangi bir öğreticiye, hocaya, müderrise, öğretmene ihtiyaç yoktur. “Risale-i Nur’un hocası Risale-i Nur’dur.” (Sözler, yeni tanzim, s. 1723)

4- Risale-i Nur’un dili cihanşümuldür. Hitabı, özelde bireye, Müslümana, genelde aileye, topluma ve bütün insanlığadır.

5- Yabancı kültür istilâsını önlemiş; Müslümanları, kendi bediî ve ebedî lisan ve kültürleriyle baş başa bırakmıştır.

Meselâ, “Kâinata iman gözlüğüyle bakılırsa, Cenâb-ı Hakk’ın, Hâlık, Rahmân, Rahîmin insanlara ihzar ettiği çeşit çeşit nefis, leziz, me’külât ve meşrubata zarf olan bir mâide ve bir sofra-i Rahmânî şeklinde görünecektir. Ve binlerce “Elhamdü lillâh” okutturarak tekrar ettirecektir. (Şuâlar, s. 650.)

Burada da yabancısı olduğumuz “me’külât” kelimesinin peşine, “meşrûbat”ı ekleyerek onun “yiyecek” olduğuna işâret eder. Ayrıca bunu, “mâide/sofra”da sıraladığı ni’metlerden de çıkarmak mümkün. Her halde meşrubatın yanında, bulunması gereken temel unsur, “me’külât” olması gerekir. “Mâide”nin sofra olduğunu zaten açıklamıştır. Bunun yanında, “rızık, sofra” ile ilgili Rahman ve Rahîm isimlerini de zikrederek zihnî bağlantılarımızı güçlendirir.

Okunma Sayısı: 1322
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı