"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yalnızlık aynası - Ân diyarı (22)

Ali HAKKOYMAZ
09 Mart 2024, Cumartesi
Bak Selim Ali!

Kendini çok yoruyorsun. Bu saatten sonra gidilecek hiçbir yer, keşfedilecek hiçbir şey yok; her ân hayret edilecek çok şey var, desem biliyorum çok yalnız kalacağım. 

Birkaç dostum anlayacak beni belki belki! 

Ne yapacaksın ki?

Buğday mı? Bir tekini yapamazsın; yalan mı! 

Sen şöyle bi’ eğil de kendini baştan sana oku, ezberle, duy, düşün, dalgalandır, durult!

Kır çiçeklerini boyayamayacağına göre; Boyacı’ya selâm söyle! 

Haddini bil, be!

Seni çok afralı tafralı görüyorum. Havasından yanına varılmayan, dedikleri sen misin yoksa?

Ne o? Birden durgunlaştın!

Denizleri coşturmak, bulutları koşturmak gibi işin olaydı kim tutsundu seni? 

Nefes hazır geliyor burnunun ucuna da daha daha farkında olmuyorsun. 

Ama Ziya Osman Saba olmuş:

“Alıp verdiğin her nefes;

Birbirinden mukaddes…”

Gördün mü; elin oğlu seni de düşünmüş de bunu demiş. Nefesin, nefes nefese sana ve ânında hazır edilip buyur ediliyorsa… ne etmelisin sen?! 

Ne edip etmeli yaşamanın (insanca) bir yordamını yol edinmelisin.

Nefesler uçuyor Selim Ali! 

Cemreler düştü havaya, suya, toprağa da sen hâlâ baharı bekliyorsun!

Üstelik kan ter içindesin. Üstelik ellerin bomboş… Üstelik;  “üstelik” istiyorsun! Bir hakkın varmış da veriyormuş gibi de yapıp üstü kalsın, dediğin de oluyor! Peh!

Bakışlarını tamir et, hele! 

Önce unuttuğun şu y”aşamak”tan başla işe; kendinden yani!

Ne dedin Fuzuli; bir daha desene! 

“Değilim ben derdime vakıf; gören beni handan bilir!” diyormuş.

Yine bir şey demiyor kendini handan u şadan bilenlere; kendileri gibi görenlere acı tatlı gülüyor. 

Fuzuli gibi derdin oldu mu Selim Ali?

Adam bir ömür gülmemiş. Bir ömür ölmüş.

“Ne yanar kimse bana;

Âteş-i dilden özge.

Ne açar kimse kapım;

Bâd-ı sâbâdan gayrı.”

Bana ben yanarım; kapımı bir tek sâbâ/h rüzgârı çalar, diyor. Yalnız’lığından sana yalnızlık vermiş o Yalnız’dan başkasına gidersen “yalnız” kalırsın diyor. 

Yalnızlığın sonsuz Yalnız’a ayna olduğunun su gibi dupduru, nur gibi ıpıl ıpıl bir ifadesi…

*

BULUŞMA VAKTİ

Belirsizlik böyle bir şey...

O zaman bir kitap aç!

Bak; birdenbire işin bitti!

Unuttuğun kendine dön!

Gökyüzüne bakabilirsin.

Kuşlar nasıl uçuyor; bak!

Hazır bahar da geldi.

Baharın sahibi alkışlanacak.

Kendinle buluşma vakti…

Yalancı gündemlere elveda!

Ölüm de böyle bir şey, ha!

Bu sana yalnızlık saadeti...

Seni en iyi sen anlarsın.

Nefes alıp veriyorsun; varsın.

Çiçeklerden, kelebeklerden ötesin.

Âcizsin; âcizlerden ne umarsın?!

Okunma Sayısı: 678
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı