Bir bakıyorsunuz hiç ilgi ve alâkası olmayan kişi ya da kuruluşlar tamamen branşları dışında hükümler veriyorlar. Zaman zaman tam sular usûlüne uygun akmaya başlayacak derken birileri, bir bardak suda fırtınalar kopartıyor. Böylece de bir kısım insanlar hedef seçiliyor, aşağılanıyor ve horlanıyor. Yahut değerlerimize acımasızca saldırıyorlar. Nerede ise hakarete varacak hücumlar ediliyor. Şahıslar kurumlar rencide ediliyor. 

Şu an ülkemizde mukaddes saydığımız değerlere sistemli bir hücum vardır. Geride bıraktığımız Ramazan-ı Şerif dolayısıyla bir çok TV kanalında Ehl-i Sünnet inanç ve itikadına uymayan yayınlar yapıldı. Bütün bu saldırılara karşı dik durup manevî değerlerimizden taviz vermeden kanaatlerimizi söyleyebilmeliyiz. Değerlerimizi hiç ümitsizliğe kapılmadan muhafaza etmeli ve korumaya çalışmalıyız. Her yerde hakkı, hakikatı ve adaleti savunmalıyız. Böyle yaparsak kısmen vazifemizi yapmış oluruz. Günümüzdeki her kademedeki insanın okumasında fayda mülâhaza ettiğim tercüme bir yazıyı (Ter. Prof. Dr. Burhanettin Tugan. 31 Ekim 1962, Yeni İstiklâl Mecmuası) aktarmak istiyorum:

EĞER

Eğer herkes itidalini kaybedip seni itham ettiği zaman, sen soğukkanlılığını muhafaza edebilirsen;

Eğer herkes senden şüphelendiği halde onların bu şüphesini müsamaha ile karşılayabilir ve kendine olan itimadını kayıp etmezsen;

Eğer bekleyebilir ve beklemekten yorulmazsan;

Yahut iftiraya uğrarda; iftira ile mukabelede bulunmazsan; 

Yahut garaza tahammül eder ve sende garazkâr olmazsan;

Eğer tahayyül kudretin olduğu halde hayallerin eseri olmazsan;

Eğer düşünebildiğin halde düşüncelerin kölesi olmazsan;

Eğer felâket ve saadetle yüzleşebilir, bu iki hali aynı suretle karşılayabilirsen;

Eğer hakikat olan sözlerinin müfsitler tarafından bedbatları oyalayacak bir tuzak haline getirilmesine göz yumabilirsen;

Yahut hayatını vakfettiğin şeylerin yıkılışını seyredebilir ve ezik kırık aletlerle onu tekrar kurabilirsen;

Eğer iş işten geçtikten sonra kalbini, asabını ve vücudunu tekrar tam faaliyetle seferber edebilip gayene ulaşmaya çalışabilirsen; ve sana (Mukavemet et!) diyen iraden başka bir şeyin kalmadığı zaman dişini sıkmasını bilirsen;

Eğer avamla konuştuğun halde faziletlerini muhafaza edebilirsen; yahut krallarla dolaştığın halde gururlanıp benliğinden kaybetmezsen;

Eğer ne sevdiğin dostların ve ne de düşmanların sözleri seni incitmezse;

Eğer herkesi sayabilir ve fakat kimseye fazla bağlanmamayı bilirsen;

Eğer her dakikanın altmış saniyesini doldurabilirsen;

İşte o zaman dünya ve içindeki her şey senindir.