Bi’ başla bakalım!
Yola koyul hele!
Arkası gelir.
Bismillah...
* Adalet terazisi kaymışsa; orada her şey kaymış demektir...
* Selâm verecek kimseniz yoksa;
Şehirler çok tenha;
* Dalından düşmeden bir şeyler söyle!
* Düşüncenin olmadığı her yer slogandır.
* Adalet diye bir şey var ve illâ bir yerde herkes alacağını alacak; vereceğini verecek.
* Dostlarınızla tartışmayın. Hele yabancılarla hiç... Değilse pişmanlık kalıyor geriye.
* Çok telâşlısın; yükün de ağır.
Nefeslerinin farkında değilsin.
Bana kalırsa; biraz dur şöyle;
Ne zamandır bakmadığın aya bak!
Bak bakalım; bu gece hilâl mi dolunay mı?!...
Biraz “yaşamak” ayır kendine!
* Vakit şimdi; dönelim o zaman! Hatadan dönmek fazilet, diye öğrendik ya!
* Şimdi: Sonsuzluk...
* Bu kadar güzel sunulan hayatı çirkinleştirenler; çirkin/çirkef şeyler olsa gerek...
* Açık söylemek gerekirse kapalı toplumlarda hem açık saçıklık alır başını gider; açık saçık konuşmalar kulağınıza gelir, ama öyle kolay kolay, açık açık konuşamazsınız.
* Gökdelenler mi? Piramitler gibi Firavun “kompleksi...” mi?!
* “İnsanca” konuşmadıktan sonra... “nece” konuşursak konuşalım; ne fark eder ki!
* Şimdi ben geç kaldım; ne olacak?
O eski besteler yok.
Kelimelerim kaybolmuş.
Ne gölgelerin koyusu...
Ne o billur su...
Nerde tarihi soluyan ahşap hatıralar!
* Zaten san’atsızdık; şimdi de parasız pulsuz kaldık; ne olacak peki; kim halledecek bu işleri?!... İş başa düştü; herkes işin ucundan tutacak; işi işçiye, dişçiye teslim edip ne yaparsa yapsın; yok!
* Eğitim yatık, paralar batık...
Gülemem; ülke benim.
Ağlasam; çare değil...
* Öyleleri var ki mezarları bilinmiyor, fakat hayatın hakkını vermişler; ne gam!
* Bugün de sabah...
Doğmayabilirdik;
Hayırlı olsun bu yeni doğuş...
İşte bir ölüm uykusundan uyanış daha...
Yeni nefeslerim, heveslerim...
Ey diriliş selâmı, merhaba!
* Diplomalı işsizler ordusu yetiştiren ve her iki dünyaya kapalı okullarımız var.
* Susmak başka; sus pus olmak başka; karıştırma!
* Serbest olmak başka; serserilik başka; karıştırma!
* Türkiye’de bin kişiye yedi kitap düşüyormuş. Kitap, ihtiyaç sıralamasında 222. sıradaymış. Konuşacak ne kaldı; kelimemiz yok!
* Alo! Hayat?
Orda mısın;
Öldüm ben bu yaşamaktan!
* Sakin ol;
Zaten hayat yavaş!
Sakin ol;
Zaten geçemezsin hayatı!
Sakin ol;
Anca görürsün yaşamayı!
Sakin ol;
Mevsimlere baksana;
Nazlı, heyecan, sevecen...
* Çok zaman uzağında yaşıyoruz kendimizin!
* Kendinle aran nasıl?!...
* Gazete manşetleri iç açıcı değil. Bunca diplomalı adamların dünyası böyle mi olmalıydı! Her şeyi gözden geçirin! Okullarınızı, akıllarınızı, kalplerinizi...
* Hayat hikâyesini dinledim; yoktu içinde kendisi.
* Şu her nefes yeniden doğmak var ya...
Yeniden selâmlamak âlemi...
Ah... okulların öğretmediği...
* Artık hayata geçir; şu okuduklarını!
* Okullar açılıyor;
Yeni her düşünceye kapalı olarak...
* ...ki insanız diye yola düşseydik...hangi insan bizi yoldan çevirirdi!
* İnsanın dili her yerde aynı: İnsanlık!
* Haddini bil; otur yerine;
Yaşasın birileri gerine gerine!
* Kulağı, kalbi olan herkes duysun ki şikâyetlendiğimiz şeylerin temelinde eğitimin eğitimsizliği (terbiye edilmemişliği) var.
* Aranıp duruyorsun!
Kendini dinle biraz!
Git bir çay demle!
Aç sevdiğin bir kitabı rastgele!
Çize çize oku altını üstünü!
Not al kenarlarına!
Dünyadan gün gün uzaklaş!
Gözün hep dışarılarda; içinde o kadar boş yer var ki...
Kendini doldur biraz!
* Hürriyetin olmadığı yerde; sorular da cevaplar da göstermeliktir.
*Bütün okulları bitir; binlerce cilt kitap oku; kendini okuyamadıktan sonra; cehalet sende saltanat kurmuş demektir...
*İşin özü: Kelime hazinemiz iflâsta... Derdimizi anlatamıyoruz ki derman bulalım. Kem küm ederken nasıl anlaşacağız? Kelimesizlik Cehenneminden çıkmanın okumaktan başka da yolu yok.
*“Sınav”dakileri uyar;
Dönüyor dünya,
Geçiyor zaman...
Son dakikalar...
* İyi ki fani dünya!
Böyleyken kavga, gürültü, kargaşa...
* O da herkes gibiydi;
Ben de ona herkes gibi davrandım;
Hadise böyle!
* Daha mı yakın yollarda gökyüzü?!...
* Okumanın yazmanın heyecanı anlatılabilir mi ki?!...
* Tekrarı yok hayatın; tekrarın hayatı olsun bari!
* Dalından düşmeden bir şeyler söyle!
* İnsan kabalaştıkça; insanlık inceldiği yerden kopuyor!
* Güzeli arayanlar; çirkinliklere takılıp kalmazlar; geçer giderler oradan; işleri var çünkü.
* Şiire yol açın; yollarınız incelecektir.
* Madem ki her ân ölebiliriz; o zaman her ân yaşayalım!
* Ölmeden önce yapacağınız tek şey: İnsanlık.
* Ya bir şeyler bırak git;
Ya da bırak git!
* Yarına ne bırakıyorsun;
Ne götürüyorsun gittiğin yere...
* Belki de bugün hiç yaşamadın?!...
* Seni anlamayan dünyayı; sen de anlama.
* Yani diyorum ki hayat çok kolay; biz, olmadık emellerimizin telâşçısı oluyoruz.
* Hep değişen ve güzelleşen şeylerin tarifi mi olur! Güzel/lik seyredilir.