"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Ankara katliâmı” garabetleri

Cevher İLHAN
15 Ekim 2015, Perşembe
“Ankara katliâmı” muamması devam ediyor. Soruşturmada “gizlilik/kısıtlama kararı” alınması, daha baştan istihbarat ve güvenlik zaafiyetiyle önleyici kontrol yetersizliğine dair istifhamları arttırıyor.

En çarpıcısı, son dönemde yüzlerce vatandaşın katledilip yaralandığı Uludere fecaatinde, Reyhanlı patlamasında, Adana ve Mersin saldırılarında, Diyarbakır’daki miting bombalamasında ve en son Suruç canlı bombasında olduğu gibi garabetler sergileniyor. 

Öncelikle “iki canlı bombanın eylem yapacağı” istihbaratına rağmen canlı bombaların binlerce vatandaşın toplandığı alana sokulup patlatılması, peşinen vahim sinyaller veriyor. 

Bütün iddiaların aksine 100’den fazla insanın öldürüldüğü, önemli bir kısmı ağır olmak üzere yüzlercesinin yaralandığı son katliâmın da hâlâ aydınlatılamaması, üzerinin örtülmek istenmesi, bu olayın da derin dehlizlerde kaybettirileceği şüphelerini çoğaltıyor. 

Garabetlerin başında “Güvenlik açığıyla alâkalı hiçbir şey söz konusu değildir” diyen İçişleri Bakanı’nın, “miting alanının bariyerlerle korunduğu, patlama yerinin “toplanma alanı” olduğu, bu yüzden sadece zemin ve ortam araştırması yapıldığıyla yetinildiği” şeklindeki söylemi geliyor.

Ancak, Başbakan’ın canlı yayında “Elimizde canlı bombaların listesi var, ama eylem yapmayınca onları tutuklayamayız” deyip, canlı bombaların ortalıkta dolaşmasını “demokrasi ve hukuk devleti”yle savunması; “suç işlemeden herhangi bir kişiye karışılamayacağı ve tutuklanmayacağı” benzeri tekellüflü teviliyle izaha yeltenmesi, istihbarat ve güvenlik zaafında “özrü kabahatinden büyük” bir garabeti deşifre ediyor.

Keza Başbakan’ın, fâillerin yakalanacağına delil olarak Suruç saldırısında can veren canlı bombanın “yakalandığı”nı dile getirmesi, konuya ne denli sathî yaklaşıldığının âdeta ikrarı oluyor.

“CANLI BOMBA LİSTESİ” VARSA…

Gelinen vartada Başbakan, “Saldırganların DNA’larını araştırmada önemli bilgilere ulaşıldığını” söylüyor. Sormak lâzım; MİT’in istihbaratını aldığı belirtilen, her biri onlarca kiloluk patlayıcıyla yüklü bu “canlı bombalar”ın izlenmesi gerekmez miydi? “Tesbit edilen” potansiyel canlı bombalar, menfur eylemlerini yapmadan neden derdest edilmezler?

Gerçekten ileri sürüldüğü gibi “alınan istihbarat”la “canlı bombalar biliniyor”sa, neden tâkip edilmediler? Sonra tâkip ediliyorlarsa niçin bu dehşetli patlamayla katliâma fırsat verildi? 

Sonra Başbakan’ın ifâdesiyle mevzubahis “intihar eylemcileri” biliniyorsa, bunca zamandır bu canlı bombaların perde arkasındaki azmettiricileri, “plânlayıcıları”, sevk ve idâre edicileri neden hâlâ bulunmuş değil?

Görünen o ki, terör örgütleri ve canlı bombaların tâkibi ve engellenmesi önemsenmemiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakan, Başbakan Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olarak altında imzası bulunan 25 Ağustos tarihli 481 sayılı MGK kararı uyarınca “Türkiye’deki Nurculuk Faaliyetleri...ne karşı eylem plânı hazırlanması” gereğince, son dönemde İstihbarat ve Emniyet “dinî cemaatler”e yöneltilmiş. Ve “örgüt” kapsamına alınan cemaatlerin izlenmesi, fişlenmesi ve hizmetlerinin engellenmesi “öncelikli hedef” olarak seçilmiş...

Bu bağlamda “MİT’in bundan sonra yapacağı tek işin, “paralel devlet yapılanmaları kapsamında tüm dinî fraksiyonları hedef gösterip, yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı her türlü dinî vs. yapılanmaları hassasiyetle tâkibi”ne dair tâlimatın “gereği” yapılıyor…  

İSTİHBARAT DİNÎ CEMAATLERE!

Bundandır ki, MİT’in 15 Ocak 2014 tarihli bütün birimlere gönderdiği “hedef öncelikleri ve plân istekleri”yle yeni hedef olarak “paralel devlet yapılanması’ gösterilmiş; terörle mücadele geri plâna itilmiş.

Zira genelgede, “dinî yapıların içinden eleman temini dahil her türlü teknik vb. çalışmaların yürütülmesi, tâkiplerin yapılması, kamu kurum ve kuruluşlarındaki cemaat mensuplarının tesbiti ve bildirilmesi” istenirken, “konunun terör örgütlerinden de öncelikli olarak ele alınması” emrediliyor.

Yine “hedef öncelikleri”yle dershanelere, özel okullara, hatta çocuk yuvalarına baskınla meşgul edilen Emniyet’in istihbaratta uzman, deneyimli ve birikimli kadrolarının tasfiye edilip zâfiyete uğratıldığı garabeti açığa çıkıyor.

Hülâsa, bütün bu garabetlerle iki canlı bombanın, onlarca kiloluk patlayıcıyla Ankara’nın ortasına kadar gidip binlerce kişi arasında kendilerini patlatmaları, ciddî istihbarat ve güvenlik zaafının ötesinde önleyici istihbaratın ve güvenliğin çöküşü fecaatini bir defa daha ortaya koyuyor…

Okunma Sayısı: 2043
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı