“2002’den bu yana Özel İletişim Vergisi adı altında toplanan ve 35 milyar doları aştığı belirtilen, “deprem için toplanan vergilerin nereye harcandığı” sorusuna siyasi iktidardan hiçbir ikna edici izâh getirilemezken, ülke çapında hâlen başta hastaneler, okullar olmak üzere milyonlarca çürük bina dururken, Meclis’te “deprem paraları”na dair araştırma ve soruşturma önergeleri “yol-köprü yaptık” diyen siyasi iktidarca reddedildi.
Muhalefetin sorularını, Cumhurbaşkanı,“sizin aklınız buna ermez!” tahkiriyle tersledi. İktidardakiler, 100 milyarlarca lira deprem paralarının, yardımların, hibelerin, bağışların hesabını vermekten hep kaçındı.
“BİR YILDA 319 BİN KONUT”TAN “75 BİNE”!
Ne var ki “deprem saptırmaları” bununla kalmadı. Hâlen şehir merkezlerinde insanların on binlerce binanın yığılı molozu arasında kalmak zorunda bırakıldığı, konteynır-çadır kentlerde elektrik ve su sıkıntısı sürüyor.
Ancak AKP iktidarında, “tek kişilik otoriter rejim”de en bariz rantlardan biri, 1999 Marmara depreminden sonra oluşturulan 943 “deprem toplanma alanı”nın 416’sının “dikey yapılaşma”sıyla açığa çıktı. “Deprem toplanma alanları” yüz milyonlarca liralık vergi borçları silinen, teşvikler verilen dolar garantili Londra tahkimli yandaş müteahhitlere peşkeşle kule, gökdelen, AVM, rezidans, plaza olarak betonlaştırılıp ranta dönüştürüldü.
Cumhurbaşkanı’nın “biz bu şehre ihânet ettik, hâlâ da ihânet ediyoruz” dediği İstanbul’da 416 “deprem toplanma alanı”nından ancak 70’i kaldı.
On ili kapsayan deprem bölgesinde ağır-orta hasarlı olarak yıkılan yüz binlerce binanın ancak yüzde 5’i yapılmış. Partili Cumhurbaşkanı’nın alây-ı vâlâ ile onlarca televizyonun canlı yayınında taksit taksit propaganda ettiği “deprem konutları” bunun içinde. Yıkılan 680 bin binanın ancak “75 bininin seçim öncesi Mart ayında vatandaşlara teslim edileceği”nden bahsedilmesi bu vakıanın itirafı.
Cumhurbaşkanı’nın en son -5 Şubat’ta- Hatay’da “Bölge genelinde halen yapımı süren 40 bin konutun inşaatı tamamlandıkça peyderpey hak sahiplerine teslim edeceğiz. İki ay içinde deprem bölgesi genelinde 75 bin konutun teslimini bitireceğiz” sözleri bu gerçeğin tescili.
Halbuki Cumhurbaşkanı, depremden yaklaşık iki ay sonra 31 Mart’ta yaptığı konuşmada, “319 bini bir yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yaparak depremzede vatandaşlarımıza teslim edeceğiz” vaadini vermişti. Dönemin Çevre, Şehircilik Bakanı ise 14 Eylül’de TRT Haber’e verdiği mülakatta, Toplu Konut İdaresi’nden (TOKİ), depremzedeler için inşa edecekleri konut sayısını 850 bin olarak taahhüt etmişti.
BASİT “SEÇİM PROPAGANDASI…”
Bu taahhüt, son olarak partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan ve “100 binlerce konut” sözü veren dönemin Çevre ve Şehircilik eski Bakanı’nca “kentsel dönüşüm” perdesinde tekrarlanıyor.
Oysa konunun uzmanları, bu gidişle geri kalan 605 bin binanın yapımının yıllara yayılacağını, dört-beş seneden önce bitirilemeyeceğini; “200 bin konut”a düşürülen vaadin bile derinleşen ekonomik çöküşte yerine getirilmesinin mümkün olmadığını belirtiyorlar.
Bundandır ki bir yıl içinde verdiği vaadlerin yüzde beşini ancak yerine getiren iktidardakilerin, il il gezip “âfetlere dayanıklı güçlü şehirler, güçlü kırsal” söylemleri mahalli seçimler öncesi yine içi boş “bir seçim propagandası”nın ötesine geçmiyor.
Belli ki “tek kişilik rejim” enkaz altında kalmış; basit ve sığ siyasi saptırmaları tekrarlayıp duruyor.