Nitekim muhalefetin görüşmelerin kamuoyunun önünde yapılması ve “şeffaflık” taleplerine karşılık daha baştan iktidar partisi yöneticilerinin “basına kapalı olacağı” oldubittisiyle açığa çıkan ve muhalefetin ısrarıyla ismi “millî dayanışma, kardeşlik ve demokrasi komisyonu” ismi verilen “komisyon”daki anlaşmazlıkların ilk sinyalleri çakılıyor.

Bu yüzden, muhalefet belediyelerine operasyonların tam gaz sürmesi ve kayyım uygulamalarının sürdürülmesi çelişkilerin ötesinde peşinen “süreç”in akamete uğratılması olarak yorumlanıyor…

‘SÜREÇ’İ SABOTE OYUNU MU?”

Esasen bir yandan demokrasi ve hukuktan dem vururken, diğer yandan kör göze parmak sokarcasına hiçbir hukukî dayanağı olmadan muhalefete operasyon dalgalarıyla demokrasi ve hukuk dışı baskıların dayatılması; İmamoğlu’nun diplomasının iptaline karşı yürütmenin durdurulması talebinin reddedilip bütün devlet kurumlarının kayıtlarından silinmesi, göz göre göre “komisyon’ üzerinden ‘süreç’i sabote etme oyunu mu oynanıyor?” sorusunu sorduruyor.

Görünen o ki “komisyon”un çalışmalarını kolaylaştırıp “süreç”in önünü açmak yerine bile bile muhalefeti iten, hassasiyetleri kaşıyan, toplumun sinir uçlarına dokunan ve tepkisini tahrik eden emrivakilerle “süreç” âdeta daha baştan “sabote” edilmek isteniyor. 

Meclis’teki muhalefet partileri, “komisyon”un siyasi maksatlar ve politik rant hesâbına suiistimaline müsaade etmeyeceklerini söylüyorlar; lâkin AKP iktidarında, özellikle Saray danışmanlarının tanımıyla “tek kişilik hükûmet”in olduğu “otoriter rejim”de muhalefetten gelen hiçbir teklif ve önerinin nazara alınmaması bu husustaki endişeleri haklı kılıyor.

Zira en son Meclis içi ve dışı topyekûn muhalefetten, kamuoyundan, sivil toplumdan, bilhassa yöre halkından yapılan bütün çağrılara ve uyarılara rağmen Türkiye topraklarındaki madenleri, yüzlerce yıllık zeytinlikleri uluslararası yabancı şirketlerle yerli yandaş taşeronlarının tâlânına açan “sömürge maden yasası”nın AKP’li ilgili komisyon başkanının bütün Meclis’in gözü önünde muhalefete “madem siz istemiyorsunuz inadına çıkaracağız” çıkışıyla apar topar çıkarılmasında olduğu gibi Saray’dan gönderilen taslak ve tekliflerin noktasına, virgülüne dokunulmadan geçirilmesi istifhamları arttırıyor. 

VE “GİZLİ PAZARLIKLAR” TEDİRGİNLİĞİ…

Ancak en büyük handikap, “iktidar cephesi” adına “süreç”i başlatan Bahçeli’nin, daha baştan “YPG/PYD’nin süreci ağırdan alıp ‘süreç’i sakatlama arayışı kabul edilemez çirkefliktir” yakınmasıyla açığa çıkıyor.

Zira “süreç”in âdeta “komisyona havale” edildiği vetirede terör örgütünün tamamen propaganda maksatlı “sembolik silâh bırakma gösterisi”nin ardından “silah bırakma ve feshi” vetiresini ağırdan alması her haliyle ortada.

Neticede, muhalefetin, özellikle ana muhalefetin katılımıyla “meşruiyet kılıfı”na sokulan “komisyon”da her ne kadar muhalefetin isteğiyle “komisyon”da anayasa değişikliklerine girilmeyeceği” sözü alınsa da nitelikli çoğunluğa rağmen “süreç”in Saray iktidarının “politik projesi”nin arenasına dönüştürülmesi “gizli pazarlıkları” tedirginliği devam ediyor.

Bu yüzden büyük iddialarla ve beklentilerle başlatılan bu “süreç”in de göz boyama maksatlı bir “makyaj” olarak kullanılacağına dair yorumlar kazanıyor.