"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriye sınırına duvar!

Cevher İLHAN
30 Ekim 2016, Pazar
Suriye’de Fırat Kalkanı Operasyonu sürerken, “Sınır Kalkanı Projesi”yle Suriye sınırı boyunca tel örgülerle tahkim edilmiş beton duvar engeli konuluyor.

TOKİ’ye verilen ihâleye göre, Türkiye-Suriye sınır boyunca yapılacak duvarın 200 kilometresi bitmiş. Bu yıl 200 kilometrenin daha eklenmesiyle 400 kilometreyi bulacak. Geri kalan 300 kilometre de önümüzdeki sene yapılıp 700 kilometreye ulaşılacak ve daha sonra geri kalan 200 kilometrenin ilâvesiyle 900 kilometreye çıkarılacak. Böylece 911 kilometrelik sınırın tamamı, 2 metre genişliğinde ve 4 metre yüksekliğindeki duvarla kapatılıyor.

Ayrıca her biri 7 ton olan seyyar blokların üzerlerine geçişi zorlaştıran jiletli tel çekiliyor, kazarak geçişi zorlaştırmak içinse zemine beton dökülüyor. Bununla da kalınmıyor; 300 metre aralıklarla yerleştirilecek akıllı kulelere, makineli silâh sistemleri, termal kameralar ve uyarı için anons sistemleri kuruluyor.

Aslında Ankara’nın, 600 bin insanın katledildiği, 10 milyon Suriyelinin evini-yurdunu terk etmekle göçe zorlandığı Suriye’de, inadına Şam’ı dışlayan politikaların sonucunu ortaya koyuyor.

Ve Türkiye’nin ortak inanç, tarih, kültür ve akrabalık bağları bulunduğu Müslüman komşusu Suriye ile arasına duvar çekmesi, son altı yıldır çıkmaza giren Suriye politikalarının iflâsını tecessüm ettiriyor.

Zira Türkiye’nin İsrail’le ilişkileri ve işbirlikleri daha da geliştirilip ilerletilirken, İsrail’in Filistin halkına yaptığı duvar muamelesi, Türkiye hükûmetince Suriye halkına reva görülüyor.

Meşhur Çin Seddi ile ABD – Meksika sınırından sonra İsrail’in Filistinlilere karşı yine beton bloklarla yaptığı duvara benzer Suriye sınırına örülen duvar tamamlandığında dünyanın en uzun üçüncü duvarı olacak.

Özetle, Türkiye’nin “Suriye politikası”, iki ülke arasında, “dostluk ve kardeşlik” söylemleriyle “iki ülke arasında ortak bakanlar kurulu toplantısı”ndan Suriye sınırında duvar dikmeye varmış.

Başbakan Yardımcısı ve hükûmet sözcüsünün, “bugün başımıza ne geliyorsa Suriye politikasından dolayı geliyor” tesbitiyle, vekâlet savaşlarının sürdüğü Suriye sınırında Türkiye ile İslâm dünyası arasında duvar çekiliyor.

Kısacası, Suriye sınırına duvar, AKP iktidarının altı yıldır tâkip ettiği “stratejik derinlikli dış politika”yla “komşularla sıfır sorun” iddialı dış politikanın akıbetini bir defa daha ele veriyor.

İsrail’in, IŞİD ve PYD’ye desteği…

İsrail’in, yanıbaşındaki Suriye’de silâhlı muhalefetten rahatsızlık duymadığı ve hatta destek verdiği öteden beri dünya medyasında yer alır. Esasen İsrail yöneticileri ve siyonist sözcüler, Suriye’de çatışma ve iç savaş alevlendiren küresel güçlerin taşeronu silâhlı örgütlerin İsrail’in hesâbına iş gördüklerini yüksünmeden söylerler.

Geçen sene, İsrail Savunma Bakanı Moşe Yalon, Washington’daki Brookings Enstitüsü’ndeki panelde, “Suriye’de terör grupların silâhlandırılması kapsamında, özellikle PKK’nın Suriye kolu PYD’nin silâhla donatılması” çağrısında bulunmuştu.. (gazeteler, 6.12. 2015)

Bu arada İsrail’in Suriyeli muhaliflere desteğiyle militanları İsrail hastanelerinde tedavi edilirken, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, “Suriye muhalefetinin varlığı bizim için tehlike değil, her şey kontrol altında” diye memnuniyetini bildirmişti.

Aslında bütün bunların, İsrail Millî Güvenlik Kurulu’nun raporuyla, “Nil’den Fırat’a ‘arz-ı mev’ud’da (vaad edilmiş topraklarda) ‘büyük İsrail” hesabına “Ortadoğu’yu parçalama plânı”nın uygulamaya konulduğu yıllar önce açıklanmıştı.

Diğer yandan Suriye’deki silâhlı örgütlerin bölgede bir tek İsrail’e ilişmemelerine karşı, PYD ve IŞİD’in İsrail için bir tehlike olmadığı; aksine silâhlı grupların birbiriyle ve Şam yönetimiyle çatışmaya girip ülkeyi iç savaş ve kargaşaya sürükleyerek çökertmelerinin Telaviv’in işine geldiği, siyonist stratejistler ve siyasetçilerce daha önce defalarca itiraf edildi, ediliyor.

En son strateji uzmanı siyonist yazar Efraim Inbar’ın İsrail’in Jerusalem Post gazetesinde, “Hizbullah ile savaşan IŞİD’in varlığı, Batı ve İsrail’in stratejik çıkarlarına daha uygun. IŞİD’in bitirilmesi tarihi hata olur; çünkü bu örgüt zayıf devletlere karşı savaşıyor” analizi bunun ikrarı. (besacenter.org, İslâmî Analiz, Çev: Selim Sezer, 30.816,)

“Gerçekten kim tasfiye ediyor?”

Zaman zaman medyada gündeme geliyor; “bir yapı üzerinden diğer dinî cemaatlere de uzanan OHAL KHK’ları perdesindeki bütün bu hak ihlâllerini, gözaltı ve tutuklamaları, açığa almaları, ihraçları kim yapıyor?” diye.

Mâlûm, bir dönem, zamanın Başbakanı’nın “savcısıyım” dediği yargılama hatalarıyla, suçlu–suçsuz herkesin aynı torbaya konulmasıyla, PKK terör örgütünden “gizli tanıklar”la, aylarca –yıllarca süren iddianâmesiz– yargısız, savunmasız uzun tutuklamalarla, emri veren generalden emri alan teğmene–astsubaya aynı ağır cezânın verilmesiyle sulandırılıp topyekûn “kumpas” söylemiyle tasfiye edilen başta “Ergenekon” ve “Balyoz” olmak üzere “darbeye ortam hazırlama ve darbe teşebbüsü” dâvâlarındaki tasfiyeler bütün ağırlığıyla tartışılıyordu.

7 Şubat 2014’te gazetemizin Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz’le Güniz Sokak’taki evinde gerçekleştirilen ziyaretimizde merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e bu durumu sormuştuk.

Selâmlamadan sonra, yeni yeni baş gösteren “iktidar–cemaat kavgası”ndaki baskıları da kastederek, “Size bir şey var mı? Size de dokundular mı? Yeni Asyacılar ne yapıyor?” diye sormuş; “Şimdilik bir şey yok” cevabı üzerine, “Yeni Asyacılar gayr-ı nizâmî iş yapmaz…” demişti.

Akabinde, “Tasfiye işine gidildiğinde adâlet yok demektir. Tasfiyeler, görevden almalar; devlette kural var, o kurallar belli. Bu ortadan kalktığı, meşrûiyetin dışına çıkıldığı zaman fetret olur. Fetret dönemini yaşıyoruz. Meşrûiyet dışına çıkılmaması lâzım.” demişti.

“Meşrûiyetin içinde sabır lâzım. Bir gün hepsi döner. Sabırlı olmak lâzım. Bu uysal olmak demek değil. Yanlış ise ‘yanlış’ diyeceğiz. Şiddete âlet olunmamalı. İçine sürüklendiğimiz son sıkıntılar bundan…” diye konuşmuştu.

Güleçyüz’ün, “Tasfiyeler, polis ve yargıdaki görevden alma ve yer değiştirme furyasıyla ilgili hızlı gelişmelere ne dersiniz?” sorusuna, “Kim tasfiye ediyor, yer değiştiriyor, belli değil. Kim? Meçhul olan o kim? Keyfî idârelerde böyle olur… Asker–sivil-din adına o keyfiliğin içine girmesi yanlış. Görünüşte ‘hükûmet yapıyor’ ama gerçekten bütün bunları yapan kim?” diye sormuştu.

Devamında da, “Gelişmelerin merkezi belli değil. Gelişmeleri aktivite eden güçler belli değil. Bu gibi ahvalde yeni yanlışlar yapmak, sessiz sedâsız oturmak da mümkün değil. Sükûnet, adâlet ve sağduyuyu mutlaka muhâfaza etmek lâzım…” tavsiyesinde bulunmuştu.

Merhum Demirel’in o günkü bu sözleri âdeta bugünün tesbitleri. Gerçekten, kim tasfiye ediyor? Görünüşte “hükûmet yapıyor” ama gerçekte bütün bunları yapan, aktivite eden gizli güçler kim?

SÖZÜN ÖZÜ

“Hükûmeti şaşırtır, çok mâsumları ezdirir…”

“Asıl ittiham edilecek onlardır ki; hükûmetin bazı erkânına dalkavukluk edip ve sahtekârlıkla, bir yalancı cemiyet maskesi altında bazı safdil mâsumları, bîçâreleri tehyîc ederek (heyecanlandırarak) küçük bir hâdise çıkarır; sonra şeytan gibi habbeyi kubbe gösterip, hükûmeti şaşırtır, çok mâsumları ezdirir, memlekete büyük zarar verir, kabahati başkalara yükler.”

Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat 

Okunma Sayısı: 3064
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Şükrü Aslan

    30.10.2016 17:39:14

    Değerli Kardeşim Cevher Bey Bugünkü (30 Ekim) yazınız okudum, gayet yerinde ve detaylı olmuş, tebrik ederim. Ayrıca Mehmet Kutlular abiye de selam söyleyin ve mümkünse bir ziyaret etmek istiyorum. Selam ve dua ile... Şükrü Aslan

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı