Vakıa şu ki, ABD’nin Suriye’ye askerî müdahalesiyle, son dönemde Astana görüşmeleri ve Cenevre müzâkereleri ile mesafe alınan ateşkes zemininde barış ve çözümün arandığı ortamda “kimyasal saldırı” provokasyonuyla öncelikle bu süreç bombalandı.
Birçok ülke, Trump’ın üçüncü ayını doldurmadan ve tam da Suriye’de “siyasî çözüm” ümit ve işâretlerinin arttığı bir sırada daha İdlib’deki kimyasal patlamanın fâilleri belirlenmeden ve başta BM olmak üzere uluslar arası hiçbir merciin kararı olmadan emr-i vaki ile Suriye’yi vurmasının haksız ve hukuksuz bir saldırı olduğu kanaatinde.
SENARYO TAKRARLANIYOR
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, ABD’nin Şayrat Üssü’ne düzenlediği askerî operasyonu yakından ve endişeyle tâkip ettiğini belirterek, “Gerginliği tırmandıracak ve Suriye halkının acılarını derinleştirecek her türlü eylemden kaçınılması” çağrısında bulundu.
ABD ve İsrail’in dümen suyuna giren mihraklar hâriç, dünyanın vicdanı, Şayrat Hava Üssüne Amerikan saldırısının vahim bir saldırganlık olduğunda müttefik.
Bu arada, İdlib’e İsrail’in saldırısından Suriye’deki silâhlı örgütlerin kimyasal silâh deposunu vurmasıyla zehirli gazların havaya salınmasına, bazı grupların kimyasal silâh ihtiva eden provokasyonlar hazırlığına dair ihbarlar ortada dolaşıyor.
“RAPORDAKİ DELİLLER UYDURMA”
Ancak en çarpıcısı, Amerika’nın içinde bile, İdlib’e kimyevî saldırının emperyal güçlerin maşa ve taşeron olarak kullandığı radikal örgüt militanlarının ve derin devlet ajanlarının işi olduğuna dikkat çekiliyor. Aklı selim ve vicdan sahibi Amerikalı uzmanlar, “ABD’nin Suriye’de kimyasal raporu”nun uyduma olduğunu ortaya koyuyorlar.
Massachusetts Üniversitesi Teknoloji Enstitüsü nükleer teknoloji uzmanı Prof. Theodore Postol’un, Beyaz Saray’ın İdlib kimyasal saldırısına ilişkin hazırladığı “rapor”daki iddiaların uydurma olduğunu söylemesi bunun örneği (Sputnik Türkiye, 16.4.17)
Russia Today televizyonuna verdiği mülâkatta, Humus Şayrat Hava Üssünü bombalamanın gerekçesi olarak gösterilen raporda da tutarsızlıklar bulunduğunu kaydeden Postol’un, “Beyaz Saray Raporu siyasî motifli. Hazırlayanlar da olay yeri fotoğraflarının sahte olduğunu düşünüyor. Deliller, yanlış biçimde yorumlanıp birbiriyle çelişen bir çıkarım yapılmış. Güvenilir istihbaratçıların bu belgeyi kabul edeceğini sanmıyorum” tesbiti “rapor”daki delillerin uydurma olduğunu ele veriyor.
Bütün ihtimalleri inceleyen Amerikalı Profesör, görüntülerde sarin konteynırının durumu, mutlaka ölümcül ve zehirleyici etkiye mâruz kalınmasına karşı fotoğraftakilerin kıyafetleri ve zehirlenmeden korunma tedbirlerinin alınmaması benzeri garabetlerle bölgede çok miktarda gaz bulunmadığı analizi yapıyor
Belli ki, tıpkı Irak’ın işgaline bahane edilen uyduruk “kitle imha silâhları” gibi, Suriye’ye de müdahale bahanesi olarak aynı komplo gündemde. Bundandır ki, Amerika’da bile Trump’ın tıpkı Bush gibi Suriye’ye askerî müdahaleye zorlanarak tuzağa düşürüldüğü görüşü giderek kuvvet kazanıyor.
Ne var ki, daha hiçbir ciddi araştırmanın yapılmadığı süreçte Ankara’dakiler Trump’ın yanında saf tutuyor...