"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Uludere faciası da “devletin derin dehlizleri”nde kaldı

Cevher İLHAN
08 Mart 2016, Salı
28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Uludere ilçesi kırsalında Kuzey Irak’tan dönen köylüler kafilesinden 18’i çocuk 34 vatandaş “yanlış istihbarat” sonucu “terörist” olarak ihbar edilip savaş uçaklarınca bombalanarak öldürülmüştü.

Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın Uludere’nin Ortasu (Roboski) Köyü’nde 34 vatandaşın savaş uçaklarınca bombalanıp katledilmesine dair “tâkipsizlik kararı”nda, soruşturma konusu olayda “Şırnak İli Uludere İlçesi Güneyi sınır ötesinde 34 kişinin ölümü ile ilgili ihmal iddiaları” kayda geçirilmiş; “soruşturmadaki şüpheliler” olarak beş ilgili komutanın ismi sıralanmıştı. 

Maktul yakınlarının başvuru dilekçesinde “kasten öldürme”den “hukuka aykırı veya mutlaka gerekli olmayan ve orantısız güç kullanımı”na, “bombalamadan sonra yetkililerin yaralıları kurtarmak için çaba sarf etmemeleri”nden “ölüm olayından sonra etkili soruşturma yapılmaması”na kadar birçok açık “hak ihlâli” bildirilmişti.  

YARGILAMA GARABETLERİ…

Kırılmanın ilk sinyali, iktidar partisine mensup Meclis Uludere Komisyonu Başkanının, “Olayda kasıt yok, ama yönetimin zincirleme hataları var” garip açıklamasıyla verildi. 34 insanın katli, “vahim hata” türü söylemlerle geçiştirilmeye çalışıldı. Hatta AKP sözcüsü, “Uludere bir operasyon kazasıdır” diye konuştu. İçişleri Bakanının, “Emri Hava Kuvvetlerindeki komutanlar verdi” deyip öldürülen 34 köylünün terörist değilse bile “kaçakçı oldukları”nı söylemesiyle katliam adeta “mâzur” gösterilmek istendi.

Ve “karar”a gerekçe olarak “belge eksikliklerinin tamamlanmadığı”nın gösterilip, 34 sivilin katlinin “kaçınılmaz hata” olarak kayıtlara geçmesi ve askerî savcılığın “tâkipsizlik kararı” Uludere fâciasının da örtbas edilip devletin “kayıp envanteri”nden düşüldüğüne dair istifhamları derinleştirdi.

Diyarbakır Özel Yetkili Başsavcılığı’nın verdiği görevsizlik kararı üzerine “gizlilik kararı” konulan soruşturmayı üstlenen Askeri Savcılığın 16 sayfalık kararında, “şüphelilerin ve olayda görev yapan diğer TSK personelinin kendilerine verilen görevin gereklerini yerine getirdikleri” savunulup “eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığı” hükmüyle bir diğer garabet sergilendi.  

Tâkipsizlik kararındaki bir başka tuhaflık, “köylülerin terörist sayılmaları”yla “kaçınılmaz hataya düşmüş kabul edilmelerinin gerekçeleri”ne dair on neden sıralanırken, “askerî savcılığın ayrıntılı soruşturma yürüttüğü, hiç bir şüpheliyi aklamaya ve olayın üzerini örtmeye çalışmadığı, aksine olayı en ufak detaylarına kadar incelediği savunulan kararda “karanlık bir nokta bırakılmadığı, aksi yönde bir bulgu ve emare mevcut olmadığı, dolayısıyla bu yöndeki itiraz ve eleştirilerin hukuki olmayıp soyut ve mesnetsiz olduğu”nun yazılması oldu…

KARARTMAYLA ÜSTÜ ÖRTÜLDÜ!

Nitekim garabet, karara karşı çıkan Başkan Hâkim Albay Oğuz Pürtaş’ın beyânıyla ortaya çıktı. “Şüpheliler hakkında nihai kararın ve düşülen hatanın kaçınılmaz olup olmadığı hususunda değerlendirme” yapma yetkisinin savcıya değil mahkemeye ait olduğunun belirtildiği şerhte, “Bu konudaki kararın terörle mücadele, askerî harekat usulleri ve istihbarat bilgilerinin analizi konularında bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra verilmesi gerektiğini” kaydıyla teyid edildi.  

Neticede, “şerh”te de belirtildiği gibi, takipsizlik kararının kamu vicdanını tatmin etmediği, uzun vadede mülkün temeli olan adâlet duygusuna ve devlete zarar vereceği tesbit edildi. 

Böylece, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın, “devletin karanlık derin dehlizlerinde kalmayacak” dediği 34 vatandaşın katli, karanlıkta kaldı ve rafa kaldırıldı. Uludere cinâyeti üzerindeki sis perdesi daha da kalınlaşarak, dehşetli baskın karanlıkta bırakıldı; katliamın sorumluları bulunup yargı önüne çıkarılmadığı gibi, medyatik taktiklerle karartma ve gündemden düşürme operasyonu sürdü.

Özetle, “yanıltıcı istihbaratın kimden hangi amaçla geldiği” ve “vurma emrini hangi mercinin verdiği” soruları cevapsız kalıp devletin derin dehlizlerinde kalan binlerce fâil-i meçhul gibi unutulmaya terk edildi…

Okunma Sayısı: 1815
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı