"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yine “büyüme” hikâyesi

Cevher İLHAN
06 Mart 2024, Çarşamba
Kutuplaştırarak oy peşinde koşan menfi siyasette Bediüzzaman’ın ifade ettiği “Lisân-ı siyasette (siyaset dilinde), lâfız mânânın zıddıdır” hakikati bütün çarpıklığıyla devam ediyor.

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı’nın “Emekli maaşlarına 7 bin, 10 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1.4 trilyon, 1.9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak, tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor. Tüm memuru ve işçisiyle devletin çalışanlarının yarısından fazlasına maaşlarını vermesek o zaman belki bu ilave gideri karşılayabiliriz” yakınmasıyla emeklilere peşinen kapıyı kapatan tekrarlarının ardından “Türkiye’nin büyüme oranından ve milli geliri”den dem vurup “büyüdüğünü” açıklaması ile bu çarpıklık açığa çıkıyor.

Bir yandan “en düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi? Elbette değil” deyip, diğer yandan “büyüme”den, “ekonomik istikrar”dan ve “Türkiye yüzyılını inşa”dan dem vuran yaman çelişkili saptırıcı basit siyasi söylem her haliyle sırıtıyor.  

ALTI BOŞ BİR PROPAGANDA”

Bir taraftan “ekonomimiz yüzde 4.5 gibi bir büyüme oranı”yla büyüdü diye rakamlara takla attırılıp “emekli maaşını 66 liradan 10 bin liraya” çıkardıklarını söylerken, AKP iktidarından önce sözkonusu emekli maaşının alım gücüyle kendilerinin de “yetersiz” olduğunu ikrar ettikleri şimdiki alım gücünün kıyaslanmasından tam bir siyasi kurnazlıkla kaçınılıyor.

En bariz hesâpla AKP iktidarından on beş çeyrek altın alınan asgari ücretin üstündeki emekli maaşının, asgari ücretin yarısına inmekle ancak üç çeyrek altına indiğine; sekiz çeyrek altın alan emeklinin bugün iki buçuk çeyreği alamadığına ya da daha iki yıl önce 365 gramı 4 lira iken 250 grama düşürülen Ramazan pidesinin 15 liraya çıktığına bakmadan.

Keza savaş halindeki Rusya’da enflasyon yüzde 7, Ukrayna’da yüzde 9 iken, bizde TÜİK’in “tepeden tâlimatlı”, baskılı rakamlarıyla yüzde 67.07 olarak açıklanmasına karşılık, gerçek enflasyonun açıklananın en az iki katı olduğu, bilhassa tarım ürünlerinde, gıdada yüzde 300-400’leri aştığı, Cibuti, Mozambik, Zambiya, Tanzanya gibi Afrika ülkelerindekinden daha yüksek enflasyonla Türkiye’nin dünyada dördüncü, Avrupa’da “birinci” çıkması vahameti nazarlardan kaçırılıyor.  

Bir yıl içinde bir milyon vatandaşın işini kaybettiği, istihdamın hızla düşerek her dört gençten ikisinin işsiz kaldığı, TL’nin yüzde 40 eridiği, doların-dövizin yüzde 400 katlandığı, faizin yüzde 8.5’ten yeniden yüzde 45’lere çıktığı, gerçek faizin yüzde 60-70’lerde seyrettiği, yüz binlerce esnafın kepenk kapattığı, icra dairelerindeki dosya sayısının 25 milyonu aştığı vartada “büyüme” iddiaları havada kalıyor.

BÜYÜME DEĞİL, KÜÇÜLME

Aslında asgari ücretin 17 bin 2 lira olmasına karşılık, “açlık sınırı”nın 18 bin 973, “yoksulluk sınırı”nın 52 bin 375 liraya vardığı, Diyanet’in fetvasıyla da “faiz” olan Kur Korumalı Mevduat saplantısına 800 milyar liranın berhava edildiği, 230 milyar doların faiz ödemesine gittiği ülkenin “büyüdüğü”nü ileri sürmekle, her seçim öncesi sergilenen “bayat oyun” açığa çıkıyor.

Esnafın, çiftçinin küçüldüğü, yatırımdan, üretimden ve istihdamdan yoksun ortamda ekonomistlerin değerlendirmesiyle “büyüme hikâye, aksine Türkiye küçülüyor” değerlendirmesi vaziyeti ele veriyor. Neticede “İşte tam da bu sayede enflasyonu düşürmeden faizi suni şekilde indirerek Türkiye’yi tam bir tüketim cennetine çevirdiler. Dediklerinin tam tersi yani. Zaten hep öyle olmuyor mu? Ne diyorlarsa tam tersi çıkmıyor mu?” sorularını soran ekonomi yazarı İbrahim Kahveci’nin, “2020-2023 yılına yüzde 22.9 büyüdük ama tüketim büyümesi yüzde 54.9.” Bu ne demek? Yedik-içtik ve seçimleri gerçekleştirdik. Şimdi fatura ödeme zamanı. Seçimden sonra bu iki yılın fazladan yediğimiz faturasını ödeyeceğiz. Sanal cennetten çıkıyor ve zebanilerin kol gezdiği cehenneme giriyoruz” tesbiti vaziyeti ortaya koyuyor. (Karar, 1.3.24)

Kısacası, her fırsatta kendilerinden menkul “büyüme” methiyelerinin de altı boş. Sekiz senedir küçülen ekonominin “büyüdüğü” iddialarının gerçek dışı bir saptırma olduğu ekonomistlerin tesbitleriyle ortada.

Okunma Sayısı: 1047
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Erhan

    6.3.2024 13:43:40

    Siz saltanatınızdan, saraylarınızdan, uçak filolarınızdan, helikopterlerinizden, araç filolarınızdan ödün vermeyin, nasıl olsa hayal pazarlarken buna inanan bir kitle var.

  • Oğuz Yiğiter

    6.3.2024 06:51:58

    Bu kadar açık ve net ekonomik tabloya rağmen ve bu ağır ekonomik sıkıntı içinde hâlâ sesini çıkarmayan ama üzüm bölüşümünde Üstadı kandırabilcek zekâya sahip "biz bu ince meseleleri anlamayız" kurnazlığına yatan avamın ruh halini çözecek bir çare bulunamadı galiba?

  • Asım

    6.3.2024 06:49:05

    Ben emekliyim AKP ye oy vermemeye yeminliyim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı