Derin adam denince hemen akıllara şu tasvir gelir; terbiyeli, akıllı, marifetli, ilim ve irfan sahibi… Fazıl ve kemal sahibi… Dirayetli.

Anlam yükleriz. Devirler değişse de, ortak payda aynıdır genelde.

Derin demek, yüzeyi tabanından uzak olan demek. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş… Hatta, içten gelen anlamı da taşır.

İstatistiki veriler, “Derin” isminin Türkiye’de en çok kullanılan 1226’ıncı isim olduğunu söyler.

Bu topraklar üzerinde yaklaşık her 14,724 kişiden birinin adı “Derin” ve isminin yaygınlık oranı ise binde 0,07.

Nüfus sayımı sonuçlarına bakacak olursak, Derin adının yaygınlık oranı, günlük ortalama nüfus artışı hızına göre ülkemizde 03-05-2013 01:57 itibariyle yaklaşık 5,385 kişi… Yani “Derin” ismi her yıl ortalama 83 kişi artıyormuş.

…

Derin adam; kültürlü, faziletli, dik duran!

Derin adam var, derin adam var.

Madalyonun diğer yüzündeki “derin” adama baktığımızda; karanlık, çukur, dirayetsiz, kaypak olduğunu görürüz.

Ya derin devlet?

Derin devlet, derin adamlardan oluşur.

Derin devlet kavramı, Anayasa’da belirlenmiş devlet yapısı dışında oluşturulan korsan bir yapının ifadesidir.

Teorilere göre; derin devletin kökleri Osmanlı Devleti’nin son yıllarında İttihat ve Terakki yönetimi tarafından kurulan gizli istihbarat ve askeri operasyon örgütü Teşkilat-ı Mahsusa’ya kadar uzanır. 

Bu korsan yapı dindarlarla ve kanaat önderleriyle çok uğraştı. Kimi cemaatlerin dokusunu bozdu. Kimi kanaat önderlerinin itibarını zedeledi. 

Bunun için-medya dahil-bütün güçlerini kullandı. 

Derin devlet, Başvekil Adnan Menderes’i ve iki bakanını sehpada sallandırarak cüretini ortaya koydu.

Daha sonra muhtıra ve darbelerle kendini gösterdi bu yapı. Demokratlarla çok uğraştı. Ama derin devleti ilk dile getiren eski Başbakanlardan Bülent Ecevit olmuştur. (Bakınız:1974 Giresun konuşması)

Ya darbelere muhatap olan eski Başbakanlardan Süleyman Demirel? 

“Derin devlet”i “Basın odası” programında şu şekilde tarif etmişti: “Devletin tekliği esastır, iki devlet olmaz. Bizim ülkemizde iki devlet var. Bir derin devlet var, bir devlet var. Asıl olması gereken devlet yedek, yedek olması gereken devlet asıldır.” (NTV)

Yine aynı Demirel, CNN Türk’te Ankara Kulisi programında şu sözleri sarf etmişti: 

“Halk bazen sağlanan hakları suistimal eder, yürüyüş hakkı verildiğinde, gidip cam çerçeveyi indirerek polisle çatışır. Derin devlete ülkenin muhtaç olması, ülkenin yönetilememesinden kaynaklanıyor. Derin devlet şu anda devrede değil. Derin devlet, kanaatlerine göre, devleti yıkılma sınırına getirmediğiniz sürece hareket halinde değildir. Onlar ayrı bir devlet değil, ama devlete el koydukları zaman derin devlet olurlar.” (17 Nisan 2005)

Çok gariptir, 12 Eylül darbesinin mimarı, Kenan Evren; “Sayın Demirel doğru söylüyor. Derin devlet biziz. Devlet zaafa uğradığında el koyarız. Demirel’in suçu yoktu” (Basın) diyerek bir mânâda kendilerini deşifre etmişti.

…

Derin güçler, şimdi de ülkenin dokusunu bozmak için kanlı kollarını sıvadı. Her yerde bomba patlatıyorlar, kanlı pusu kurarak yürekleri vahşice katlediyorlar.

Oyuna gelmek yok.

Derinlere karşı tek yürek derin bir sükutla cevap vereceğiz.

Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi, “Hakiki bir Müslüman, samimi bir mü’min, hiçbir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. Dinin şiddetle menettiği şey, fitne ve anarşidir.” (Tarihçe-i Hayat, s:556)