"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İkinci Avrupa’da çocuklara yer yok

Davut ŞAHİN
01 Eylül 2016, Perşembe
Avrupa’nın iki yüzü var.

Biri; “İsevîlik dini-i hakikisinden aldığı feyizle hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nafi san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden birinci Avrupa…”

İkincisi; “..Felsefe-i tabiiyenin zulmetiyle, medeniyetin seyiatını mehasin zannederek beşeri sefahate ve dalâlete sevk eden bozulmuş ikinci Avrupa…”  

(16. Lema) 

*

Birinci Avrupa’dan şikâyetimiz yok. 

Zira temel dayanağını semavî dinler teşkil ediyor. Yani, hakikî İsevîlik dini ve İslâmiyet’ten aldığı feyizle, insanların sosyal hayatları içinde gereken hizmeti sunuyor. Böylelikle terakki etmelerini sağlıyor ve aynı zamanda hakkın ve adaletin göz ardı edilmediği, “ben merkezci”liğin değil, toplum menfaatinin ön planda tutulduğu bir medeniyet sözkonusu olan.

*

Sözümüz ikinci Avrupa’ya!

Çünkü ikinci Avrupa, insanları eğlence/dalâlet batağına çeken, “ene”yi ön planda tutan, dayanışma yerine “mücadele” ve boğuşmayı netice veren bir medeniyet.

İşte bu “me-deniyyet” değil midir ki, başımıza çorap ören?

İşte bu “me-deniyyet” değil midir ki, İslâm coğrafyasında yaşayan insanları böcek gibi gören?

Menfî olan Avrupa’nın ağır basmasıyla birçok coğrafya zarar görüyor. 

İşte içimizi burkan haberlerden biri daha:

Avrupa’ya sığınan mülteci çocukların akıbeti meçhul. 

Ekranlarda, “mülteci çocuklara sahip çıkacağız” diye şirinlikler yapan bazı Avrupa ülkeleri, bu çocukları ne yazık ki, mafya ve fuhuş çetelerine kaptırıyor.

*

Bu nasıl bir vicdansızlık?

Konu çocuk olunca herkesin çözüm üretmesi gerekiyordu. Hele mülteci ise… Geçenlerde bir mülteci filmi izlemiştim. Başrollerini Al Pacino oynamış, yönetmenliği ise ünlü İtalyan yönetmen Brain De Palme çekmişti. Gerçek olaylara dayanılarak çekilen filmde, göçmen Frank Antonio, ABD’ye göç ettiğinde irili-ufaklı suç işliyor. Daha sonra büyük işlere imza (!) atarak kodaman bir uyuşturucu baronuna dönüşüveriyor.

Batı’nın göçmenlere bakışı ne yazık ki, böyle; suç işleyen, yetersiz, itilmiş. Vatansız ve insan dışı bir mahlûk (!).

İkinci Avrupa, insanları önce yurdundan/vatanından ediyor. Sonra da “mültecileri” denizde boğulmasına seyirci kalıyor. 

Halbuki Suriye krizi 6’ncı yılına girerken, sadece Suriye’den değil, dünyanın bir çok bölgesinden gelen göçmenlerin, Batı ülkelerinin ekonomik ve sosyal gelişmesinde önemli bir payı olduğu söyleniyor (SETA, 13.07.16)

Yani Batı, göçmenler sayesinde kalkınmış.

*

Mültecilerin göç etmelerinde en büyük zararı çocuklar görüyor. Hatta bunu canıyla ödüyorlar. İkinci Avrupa’nın bu zalimâne tutumu, bir gün gelip kendi başlarını yiyecek.

Bediüzzaman Hazretlerinin sözleriyle konumuzu bağlayalım:

“Bil ey ikinci Avrupa! Sen sağ elinle sakim ve dalâletli bir felsefeyi ve sol elinle sefih ve muzır bir medeniyeti tutup dâvâ edersin ki, ‘Beşeriyetin saadeti bu ikisiyledir.’  Senin bu iki elin kırılsın ve şu iki pis hediyen senin başını yesin ve yiyecek.” 

(16.Lema)

Okunma Sayısı: 2016
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı