Tekrar merhaba...
Kısa bir ayrılık sonrası, tekrar buluşmak güzel.
Yine de bu zaman zarfında boş durmadık; Yeni bir kitaba başlangıç yaptık. Karikatür derslerine ağırlık verdik. Çeşitli il ve ilçelerde kitap fuarlarına gidip, imza etkinliklerine katıldık. Bazı okullarda söyleşi ve panellerde moderatörlük yaptık.
*
Köşe yazısı yazmak bir ayrıcalık. Okurlarla buluşmak… Pardon “okurlarla buluşmak” ifadesi artık tarih oldu.
“Köşe”niz boş kaldığında bir okur, eğer sizi merak ediyorsa, ya mektup yazardı yahut telefonla arar, sorardı.
Şimdi öyle mi?
Bana gelen sadece bir tane “tweet”ten anlıyorum ki, öyle değil.
Acaba iletişim çağının getirdiği handikaplardan biri mi diye düşünmedim değil. Henüz iletişimin zirve yapmadığı ve gazeteme başladığım çiçeği burnunda bir çalışan iken (1985-90 yılları), mektuplar masalara yağardı.
Çuvallarla gelen zarfları ayıklamak için özel bir adam istihdam ediliyordu neredeyse.
Ama ya şimdi?
*
Yaz(a)madığım şu kadar zaman zarfında, sadece bir tweet geldiği için mi bu kadar karamsar tablo çizdim bilmiyorum. Belki hakkımda yapılan "su-i zan"nın da bu konuda etkisi olabilir.
Mesela, bir gazeteye yaptığımız söyleşideki "ilave"ler yüzünden olabilir mi?
*
Geçmişte muhafazkar medya diye isimlendirilen gazete ve televizyonlar birlik ve beraberlik ruhu ile hareket ederdi. Mesela 28 Şubat dönemine baktığımızda “kartel medyası” ve “muhafazakar medya” diye ikiye ayrılmıştı.
Egemen güçler “İslami” olan her şeye karşı idiler ve kartel medyası 28 Şubat’ta gönüllü olarak psikolojik harekatın bir parçasıydı. Demokratik tavır hak getire.
Muhafazakar medya gerek başörtüsü meselesi, gerekse demokratik hak mücadelesi bakımından ortak mücadele veriyordu.
Ama iktidarlar geldi geçti. Son 13 yıldan beridir bazı muhafazakar medya, ideolojik hedefleri olmayan “patronaj” gazeteleri oluverdi. Ekonomi sayfaları diğer sayfalardan daha çok yer alır oldu. İnsanların gündelik sıkıntıları bir yana, şirket haberleri daha bir önem kazandı.
Muhafazakar medya isim değiştirmedi, ama imaj değiştirdi. Artık onlar da iktidarın bir güç aracı olarak sahnede yerini aldı.
Ve kendinden olmayanı “aforoz” edecek kadar ileri gittiler. Hatta, “kapatılsın” kampanyaları bile başlattılar. Tahammülsüzlük had safhada.
Acı olan; “muhafazakar medya”nın “özne”sinin artık “muhafazakar”lar olmadığı…