"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Balkanlardaki boşluğu Risale-i Nur doldurabilir

06 Ağustos 2023, Pazar
Balkanlarda komünizm sonrası değerler sisteminin ve entelektüel düzeydeki dünya görüşünün değişiminin ortaya çıkardığı boşluk gözlemlediğim kadarıyla hâlâ doldurulabilmiş değil. Böyle bir boşluk, ideolojilerin teker teker iflas ettiği bir çağda, ancak İslam kültür ve medeniyet vizyonuna sahip, Risale-i Nur ile doldurabilir.

Gönül coğrafyamız Evlad-ı Fatihan’a ziyaret
Gezi - Tarık Ünal

SIRBİSTAN BELGRAD’A HAREKET

Belgrad kendini özletebilen tuhaf bir şehridir. İlk bakışta sıradan bir Balkan şehrine benzese de, birçok kişi için tek farkı biraz daha kalabalık olması ve biraz daha gelişmiş olmasıdır. 

Belgrad, Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği platoda yer alır. Ülkeden geçen en büyük nehir olan Tuna’nın 60 kilometrelik kısmı, Sava nehrinin de 30 kilometrelik kısmı Belgrad sınırları içerisinde yer alıyor. İki nehrin üzerinde 16 tane ada ve adacık bulunuyor. Kalemegdan Parkı’nda 100 metre yürüdüğünüzde rüzgar burnunuza nehir kokusunu estiren, sokaklarında taze Türk kahvesi kokusu olan, yemyeşil nehir kıyıları olan bir şehirdir Belgrad.


Sırbistan’a başkentlik yapan, Balkanlar’ın en büyük şehri ve her daim lideri Belgrad’daki Bayraklı Camii.

Bugün Sırbistan’a Başkentlik yapan, Balkanlar’ın en büyük şehri ve her daim lideri Belgrad, tarih boyunca bölgeye hakim olmak isteyen güçlerin mücadele alanı olmuş. 15. yüzyıl ortalarında başlayan akınların sonunda 1521 yılında Osmanlı hakimiyetine giren kentte, yüzyıllar boyunca işgaller ve ayaklanmalar hiç durmamış. 1882’de Sırbistan Krallığı’nın kurulmasıyla özerkliğin ilan edilmesi ve 1. Dünya Savaşı’nın hemen başlarında, Kasım 1914’te Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun kenti ele geçirmesi ise Belgrad tarihinin önemli dönüm noktalarındandır.


Bulgaristan Sofya şehrin açık tek camisi Banyalı.

BULGARİSTAN-SOFYA

Dönüş günü gelmişti. Son gün sabah erkenden Belgrad’dan ayrılarak öğlen üzeri Sofya’ya vardık. Sofya, Bulgaristan’ın başkenti ve aynı zamanda en büyük şehirlerinden biridir. Bulgaristan’ın kalbinde yer alan şehir, geçmişten bugüne korunan tarihi yapıları ve tabii güzellikleriyle farklı, etkileyici bir kültüre sahiptir. Tarihi boyunca şehre yerleşmiş Osmanlı, Rus, Roma ve Yunan gibi farklı kültürlerden izler taşıyan Sofya, sanat galerileri ve müzeleriyle kültür-sanat tutkunları için ideal gezi rotalarından biridir. 

Yüzyıllar boyunca Bizanslılar ve Osmanlılar hakimiyetindeki Sofya, 2. Balkan Savaşından sonra bağımsızlığını ilan etmiş. Ülkemize yakınlığı ve kolay ulaşılabilirliği ile vatandaşlarımız tarafından sıkça tercih edilen bir şehir. 

Banyabaşı Camisi, Avrupa’nın en eski camilerinden... Evliya Çelebi’nin “Sofya’da en güzel minaresi olan cami” olarak bahsettiği yapı 16. yüzyılda inşa edilmiş. Mimar Sinan tarafından yapıldığı söylense de, bu konu hakkında kesin bir bilgi yok. Caminin adı kaynaklarda Molla Efendi Cami, Kadı Seyfullah Efendi Cami olarak da geçmekte.


Sırbistan’ın başkenti Belgrad, Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği platoda yer alır. 

DÜŞÜNCELERİM

İlk defa bu kadar uzun bir geziye katılmış oldum. Bu süre zarfında işimizden ve ülkemizde olanlardan adeta soyutlandık. Bu bölümde gezi neticesinde edindiğim kanaatleri yazmaya çalışacağım. Bu gezinin bana kazandırdığı en önemli şey insanların yaşantılarına, hadiselere, milletlere ve devletlere dünya ölçeğinde, yani Risale-i Nur projeksiyonuyla bakabilme imkânı sunmasıydı. Her ülkenin kendine göre doğruları, kabulleri, hassasiyetleri, kültürü ve yaşantısı vardı. Her ülkenin sınırından geçtiğinizde yukarıda değindiğim unsurların yerelliğini ve sınırlılığını defalarca müşahede ettim. Bu vesileyle Türkiye’ye de dışarıdan, belki biraz da üstten bakabildim. Gördüklerim, Risalelerde okuduğumuz Kur’ani hakikatlere ne kadar muhtaç olduğumuzdu.

Türkiye’de Cumhuriyet rejimi, geleneksel, sosyal ve kültürel yapıyı büyük ölçüde değiştirmiş. Balkanlarda ise Müslümanların kendilerini şöyle ya da böyle ait hissedebilecekleri bir siyasal yapı olmadığı için komünist rejimin ve diğer yönetimlerin Batılılaştırma politikaları kısmen ters tepmiş, insanların dini bir kimlik olarak benimseyip, kültürel kodlarına sahip çıkmalarına sebep olmuş. Türkiye’den bakılınca görülemeyen bir husus da şu: Balkan coğrafyasında ortak geçmişe dayanan dini ve kültürel bağlar yaşanan birçok olumsuz gelişmeye rağmen hâlâ mevcudiyetini koruyor. Buralarla kurulacak ekonomik, siyasi ve kültürel her türlü münasebet bu bağları canlandırabilir, dahası beklentilerin çok ötesinde neticeler doğurabilir. Balkanlarda komünizm sonrası değerler sisteminin ve entelektüel düzeydeki dünya görüşünün değişiminin ortaya çıkardığı boşluk gözlemlediğim kadarıyla hâlâ doldurulabilmiş değil. Böyle bir boşluk, ideolojilerin teker teker iflas ettiği bir çağda, ancak İslam kültür ve medeniyet vizyonuna sahip, Risale-i Nur ile doldurabilir.

Gördüklerim ve hissettiklerimden yazıya dökebildiklerim bu kadar. Mazi bizimdi, istikbâl de bizimdir, bizim olacaktır. Zira asrın başında asrın sahibi Bediüzzaman: “Ümitvar olunuz! Şu istikbâl inkılabâtı içinde en yüksek gür sada İslam’ın olacaktır.” müjdelemişti vesselam.

Kaynakça:

1- Tarihçe-i Hayat s.51

2- A. LEVENT ERTEKİN, Yeni Asya, 02.02.2009 

3- M.Latif SALİHOĞLU, Yeni Asya,10.02.2020 

4- https://islamansiklopedisi.org.tr/izzetbegovic-aliya

SON

Okunma Sayısı: 3328
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı