"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Emeviler, devleti kutsallaştırmıştır

16 Şubat 2024, Cuma
En önemlisi de Emeviler dönemindeki tarihi olaylar, sonraki yüzyıllar boyunca İslam toplumlarında devleti kutsallaştıran ve zulüm aracı haline getiren türlü türlü menfi milliyetçiliklerle dayanak ve başlangıç olmuştur. Bugün de siyasetin en önemli konusu maalesef budur.

- 3 -

Risale-i Nur’dan Çözüm teklifleri

Risale-i Nur, İslam’ın temel prensiplerine uygun bir şekilde, insanların birbirleriyle olan ilişkilerinde adaleti, sevgiyi ve dayanışmayı esas alır. İslam, bireyleri sadece ortak dinî değerlere değil, aynı zamanda insanlık değerlerine dayanan bir birlik içinde yaşamaya davet eder.

26. Mektub’un 3. Mebhas’ının 2. Meselesinde Bediüzzaman Hazretleri bu konuya şöyle açıklık getirir:

“Aynen öyle de, heyet-i içtimaiye-i İslâmiye büyük bir ordudur; kabâil ve tavâife inkısam edilmiş. Fakat bin bir bir birler adedince cihet-i vahdetleri var: Hâlıkları bir, Rezzâkları bir, Peygamberleri bir, kıbleleri bir, kitapları bir, vatanları bir-bir, bir, bir, binler kadar bir, bir... İşte bu kadar bir birler uhuvveti, muhabbeti ve vahdeti iktiza ediyorlar. Demek, kabâil ve tavâife inkısam, şu âyetin ilân ettiği gibi, teârüf içindir, teâvün içindir; tenâkür için değil, tehâsum için değildir.”

Risale-i Nur, düşmanlık duygularının terk edilerek muhabbet, sevgi duygularının yaygınlaştırılmasını önermektedir.

Bediüzzaman Hazretleri Hutbe-i Şamiye’de Avrupa ilerlerken İslam aleminin geri kalmasının ve adeta sukut etmesinin sebeplerini anlatırken, İslam âleminin en önemli hastalıklarından birinin de “adavete muhabbet” yani düşmanlık ve husumet duygularının itibar görüp yayılması olduğunu söylemektedir:

“Muhabbete en layık şey muhabbettir ve husumete en layık sıfat husumettir. Yani hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi temin eden ve saadete sevk eden muhabbet ve sevmek sıfatı en ziyade sevilmeye ve muhabbete layıktır. Ve hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi zir-ü zeber eden düşmanlık ve adavet, her şeyden ziyade nefrete ve adavete ve ondan çekilmeğe müstehak ve çirkin ve muzır bir sıfattır.”

Sonuç

● Risale-i Nur’un perspektifinden bakıldığında, duygusal manipülasyonun bir aracı olarak kullanılan menfi milliyetçilik, toplumlarda ayrışma ve çatışma oluşturma potansiyeli taşır.

● Risale-i Nur, Kur’anın dersiyle insanları menfi milliyetçilikle ilintili duygusal manipülasyondan korunmaya çağırarak, birlik ve dayanışma temelli bir toplumun önemini vurgular.

● Risale-i Nur, müsbet İslâm milliyetini vurgulayarak etnisite temelli milliyetçilik anlayışlarına karşı çıkar.

SORU-CEVAP

*Irkçılığın coğrafyamızda sebep olduğu sorunlara Bediüzzaman’ın çözüm önerisi nedir?

Medresetüzzehra projesidir. Bu projenin çok amaçlarından biri menfî milliyetçilik akımının Arabistan, Hindistan, İran, Kafkasya, Türkistan, Kürdistan’daki milletleri ifsad etmesini önlemektir. Hakiki, müspet ve kudsî ve umumî milliyet-i hakikiye olan İslâmiyet milliyeti ile Kur’ân’ın bir kanun-u esasisi olan, “inneme’l-mü’minune ihvetün” (Mü’minler ancak kardeştirler) düsturunun tam inkişafına vesile olarak, gerçek anlamda kardeş olmalarını sağlamaktır.

Medresetüzzehra projesindeki ana hedef kitlenin gençler olduğu ve menfi milliyetçilik akımının engellenmesinin gençlerin bu konuda eğitilmesi ve bilinçlenmesi ile mümkün olduğu açıktır. 

*Milliyetçiliğin duygusal yönü açısından gençlerle yaşlılar arasında fark var mı? 

Elbette var. Önce şunu hatırda tutmak lazım. Her genç, ölmezse yaşlanacak. Yaşlanınca menfi duygulardan kurtulmak ve dindarlaşmak nisbeten kolaydır. Ama güzel olanı gençken de dindar olabilmektir. 

Bu konuda Üstadın yaklaşımı şöyledir:

“Türk milleti denilen şu vatan evlâdı altı kısımdır. Birinci kısmı, ehl-i salâhat ve takvâdır. İkinci kısmı, musibetzede ve hastalar taifesidir. Üçüncü kısmı, ihtiyarlar sınıfıdır. Dördüncü kısmı, çocuklar taifesidir. Beşinci kısmı, fakirler ve zayıflar taifesidir. Altıncı kısmı gençlerdir.

“Acaba bütün evvelki beş taife Türk değiller mi? Hamiyet-i milliyeden hisseleri yok mu? Acaba altıncı taifeye sarhoşçasına bir keyif vermek yolunda o beş taifeyi incitmek, keyfini kaçırmak, tesellilerini kırmak hamiyet-i milliye midir, yoksa o millete düşmanlık mıdır? ‘El-hükmü li’l-ekser’ sırrınca, eksere zarar dokunduran düşmandır, dost değildir.”

*Menfi milliyetçilik İslam dünyasına ne gibi zararlar vermiştir? 

Menfi milliyetçilik düşüncesinin İslam dünyasındaki ilk etkisini Emevîler döneminde görüyoruz. “Emevîler, bir parça fikr-i milliyeti siyasetlerine karıştırdıkları için, hem âlem-i İslâmı küstürdüler, hem kendileri de çok felâketler çektiler.” der Bediüzzaman.

Hz. Peygamber döneminde ortadan kaldırılan ırkçılık ve kabilecilik anlayışı, Emeviler Dönemi’nde yeniden canlanmıştır. İlgili dönemdeki ırk ve kabile taasubu, birçok açıdan eleştirilmiş ve çeşitli sorunlara yol açmıştır. Bu sorunların kaynağının başında ise mevali politikası gelmektedir. Mevali, Müslüman olan ancak Arap olmayan kişilere denmektedir. Mevaliler, hukuki olarak Araplarla eşit kabul edilmelerine rağmen, bu dönemde çeşitli ayrımcılık ve baskılara maruz kalmışlardır. Emevî yöneticilerinin mevâlîye ikinci sınıf tebaa muamelesi yapması ve ırkî faktörleri vurgulaması, Araplar ile mevâlî arasındaki ayrılığı derinleştirmiştir. Mevâlî, devlet tarafından bazı haklardan mahrum bırakıldığını hissetmiş ve Emevîler’i İslam halifesi olarak değil, Arap sultanı olarak görmeye başlamıştır. Emevî ailesinin İslam kardeşliği fikrine karşı karşı cephe alması, Muâviye’nin halifeliği saltanata dönüştürmesi, Yezîd’in Kerbelâ katliamı, Harre Vak’ası’nda Medine’nin yağmalanması ve Mekke kuşatmaları gibi olaylar, mevâlînin Emevîlere karşı tavır almasını güçlendirmiştir. Mevâlînin Emevî yönetimine muhalif duruşu, devletin kaderini etkilemiştir. Yönetimi ele geçirmek isteyen gruplara destek veren mevâlî, özellikle Abbâsî hareketine büyük katkı sağlayarak Emevîler’in çöküşünde önemli bir rol oynamıştır.

En önemlisi de o tarihi olaylar, sonraki yüzyıllar boyunca İslam toplumlarında devleti kutsallaştıran ve zulüm aracı haline getiren türlü türlü menfi milliyetçiliklerle dayanak ve başlangıç olmuştur. Bugün de siyasetin en önemli konusu maalesef budur. Bu sebeple Risale-i Nur Enstitüsünün bu konuyu gündemde tutması önemli bir hizmettir. 

—SON—

Okunma Sayısı: 3464
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı