YAKUP ÇETİNER - İSTANBUL

HER ZAMAN DİK DURDU

İsmail Özdemir’in Bediüzzaman Albümü’nü tanıttığı programın açılış konuşmasını yapan Altan: “Yeni Asya hak, hukuk, vicdan, temel hak ve özgürlükler ve Avrupa Birliği konularında her zaman dik durdu, savundu. Dindarlık ve demokrasi söyleminden vazgeçmedi.”

BU DURUŞ ÇOK DEĞERLİ

“Kuruluş yıldönümünde baktım. Wikipedia gibi sanal âlemin en büyük, en özgür ansiklopedisi de Yeni Asya’yı böyle tanımlıyor. Çok hoşuma gitti. Ben içerideyken de bunu görüyordum. Bu kadar rantın, çıkarın, yolsuzluğun olduğu, hukukun olmadığı bir dönemde bu çok değerli.”

***

Yeni Asya dindarlık ve demokrasi söyleminden vazgeçmedi

PROF. DR. MEHMET ALTAN, “YENİ ASYA HAK, HUKUK, ÖZGÜRLÜKLÜKLER VE AB KONUSUNDA DİK DURDU” DEDİ.

Yeni Asya Vakfı’nda İstanbul Yeni Asya okuyucuları tarafından düzenlenen “Tablolarla Bediüzzaman Said Nursî’nin Hayatı” programı gerçekleştirildi. Mustafa Başkarcı hocanın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programın moderatörlüğünü Yeni Asya Yönetim Kurulu üyesi Hasan Güneş yaptı.

Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren gazeteci-yazar Prof. Dr. Mehmet Altan sözlerine programın konuşmacısı ressam İsmail Özdemir’in vefalı bir dost olduğundan bahsederek başladı. Altan, “Eskiden cemaatleri konuşmak tehlikeliydi. Şimdi hak, hukuk, demokrasi diye konuşmak tehlikeli olmaya başladı. Yeni Asya, hak, hukuk, vicdan, temel hak ve özgürlükleri ve Avrupa Birliği konularında her zaman dik durdu, savundu. Yeni Asya dindarlık ve demokrasi söyleminden vazgeçmedi” diye konuştu. Altan, konuşmasında, insanın insanla, devletin toplumla uğraşmaması gerektiğini, temel hak ve hukukun, bizim nasıl yaşayacağımızı, ne düşüneceğimizi hukukun belirlemesi ve hukuk dışında kimsenin kimseye hukuk dışı baskı yapmaması gerektiğini söyledi.

Şimdi başka bir vesayet var

Altan sözlerinin devamında şunları söyledi: “Yeni Asya’nın şöyle bir önemi var. Bu dönem kimsenin hak, hukuk, vicdan, temel hak ve özgürlükleri, Avrupa Birliği filan gibi meselelerle derdi yok. Susarak, sessizce siyasal nimetlerden pay alma gibi bir amacı var. Eskiden başka bir vesayet vardı, şimdi başka bir vesayet var. Ama en korkuncu ‘utanma ruhun muhafızıdır’ derler, yani muhafız ortadan kaybolunca söyleyecek farklı bir şey de olmuyor. Yeni Asya’nın da yakında kuruluş yıldönümüne baktım. Wikipedia’da Yeni Asya’yı nasıl tanımlıyor diye. Çok hoşuma gitti. Temel hak ve hürriyetler, demokrasi, Avrupa Birliği... Gerçekten inançlı, ama demokrat tertibinin olabileceğini ben bu denemelerden sonra olabilir düşüncesiyle Türkiye’nin muhafazakârları ile demokrasinin buluşabilmesi için çok büyük bir yoğun çaba sarf etmiştik, ama yaşadıklarımız bunu doğrulamadı, ama onun dışında Yeni Asya bir şekilde bu çizgisinden vazgeçmedi, aynı zamanda Wikipedia gibi âlemin en büyük en özgür sanal âlemin en büyük ansiklopedisi bile böyle tanımlıyor. Ben içerideyken de bunu görüyordum.”

Böyle bir dönemde hukuku savunabilmek çok değerli

Hukukun önemine dikkat çeken Altan, “Hukuk ortadan kaybolduğu vakit, bizim burada bulunmamızın ahengini, huzurunu sağlayan şey hukuktur, hukuk kaybolduğu vakit birisi sana suç olmayan ceza kanununda yazmayan bir şeyden suç ürettiği vakit, alıp götürdüğü vakit, hukuk bir şey yapmadığı vakit yapılacak edilecek söylenecek hiçbir şey yok. Bu zamanda buna sahip çıkan bir irade de yok. O yüzden benim için değerlidir, bu kadar rantın çıkarın yolsuzluğun olduğu, hukukun olmadığı bir dönemde bir şeyin peşinden koşmak. Tabii ondan da değerlisi sanattır. Bu dönemi bu kadar yoğun bir albüm üstünden İsmail Bey’in değerlendirmesi ve önemli bir eseri ortaya çıkarması belki de bir amortidir” ifadelerini kullandı.

Şahs-ı Manevî Üstad’ın vazifesini devam ettiriyor

Seminer, Ressam İsmail Özdemir’in “Tablolarla Bediüzzaman Said Nursi’nin Hayatı” kitabını tanıtmakla devam etti.

Seminer, ressam İsmail Özdemir’in “Tablolarla Bediüzzaman Said Nursî’nin Hayatı” kitabını tanıtmakla devam etti.

Özdemir, sunum yaparak Said Nursî Hazretlerinin hayatını konu alan kitabını okuyucularına sundu. Özdemir, “Destan olan Üstadın, Bediüzzaman’ın hayatını kısa bir zamana sığdırmak mümkün değil. 80 kusür senelik hayatını hapislerde, zindanlarda, 23 sefer zehirlenmeyle, 28 sene zindandan zindana sürülmesiyle geçirmiş. Bediüzzaman’ın hayatı böyle bir seminere sığacak bir hayat değil aslında, çok dolu dolu bir hayatı var. Bu vazife müstakim bir şahs-ı ma-nevîye intikali ile ancak ebedî kıyamete kadar devam edecek bir davanın müntesibi olmakla bir insan hayatına sığmayacak bir hayatı var Bediüzzaman Hazretlerinin. İşte o vazifeyi devam ettirecek olanlar; bir ihlas, iki sadakat ve sebat vasıflarına sahip kişilerin o şahs-ı manevîyi meydana getirenlerdir” dedi. 

Risale-i Nur şahs-ı manevî merkezli hizmeti esas alır

Programın devamında Özdemir çizdiği Hira Nur Dağı ile başlayan resimlerini tek tek göstererek Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin hayatını anlattı. Programın sonunda şahs-ı manevînin önemine dikkat çeken Özdemir, “Risale-i Nur’un genelinde şahıs merkezli hizmet anlayışları değil şahs-ı manevî merkezli bir yapılanma ve hizmet anlayışı esas alınır. Kastamonu Lahikası’nda “zaman cemaat zamanıdır ehemmiyet ve kıymet şahs-ı manevîye göre olur. Maddî, ferdî ve fanî şahsın mahiyeti nazara alınmamalı” ve ‘Şahıs dahi de olsa cemaat olarak saldıran ehl-i dalalete karşı mağluptur’ hükmünü koymuştur. Tarih boyunca temel olarak iki meslek süregelmiştir. Bunlardan biri şahıs merkezli, ferde bağlı mesleklerdir. Diğeri ise merkezinde şahıs olmayan kararların meşveretle alındığı şahs-ı manevîye dayanan cemaatî mesleklerdir. İşarat’ül İ’caz’da sırat’ül müstakim ashabının özelliklerinin anlatıldığı bahiste ve onların mesleklerinde butlan olmadığına işarettir. Onların mesleklerinin yanlış yalan olmadığına işarettir” ifadelerini kullandı.

Seminer sonunda Özdemir okuyucularına albümü imzaladı.