"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neleri seyrediyoruz?

Emin Fırat
26 Ocak 2018, Cuma
Seyretmek bakmak gözlemek anlamına gelir. Bir başka manası da kayıtsız kalmak, umursamamaktır. Millet olarak seyretmeyi çok seviyoruz.

Farklı anlamlara gelse de, bir de bakmak ve görmek var. Bizim için ne bakmak ne de görmek, önemli değil. Önemli olan seyretmek. Binaenaleyh hiçbir şey bizim seyretme alışkanlığımızı bozamıyor.

Üstad “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır” diyerek güzel görmeyi, güzel düşünmeyi, güzel bakmayı ve haramlardan uzak durmayı tavsiye etse de, biz yine de inadına her şeyi seyretmekte ısrarlıyız.

Eskiden olaylar ve hadiseler karşısında kayıtsız kalmaz uzaktan bakarak sey- retmezdik. Hassasiyetlerimiz vardı. Vicdanlarımız harekete geçerdi. Acıma ve merhamet duygularımız devreye girer, görmemezlikten gelmezdik. Helâl ve haram hususunda kırmızı çizgilerimiz vardı.

Ancak, sanki genlerimizle oynanmış gibi, umursamazlık, vurdumduymazlık, görmemezlikten gelme, boş vermişlik tabiatımız haline geldi. Zaman ve hadiseler bizi çok değiştirdi ve her şeyi seyreder hale geldik.

Peki neleri seyrediyoruz?

Her şeyi seyrediyoruz denebilir. Sokakta çocuğunun önünde, eşine şiddet uygulayan kendisini adam zannedenleri seyrediyoruz. Kav-  ga edenleri seyrediyoruz. Yanıp kül olan evleri fabrikaları seyrediyoruz. İntihara teşebbüs etmekte olan insanları seyrediyoruz. Hatta seyretmekle kalmıyor, atla atla diyerek garip bir şekilde tezahüratta bulunuyoruz.

Hareket halinde olan ve heyecan uyandıran her şeyi, bir aksiyon filmi seyreder gibi heyecanla seyrediyoruz. Seyrederken elbette boş durmuyoruz. Seyrederken de “sonunda ne olacak?” diye bekleyip duruyoruz. Seyretmek alışkanlık haline gelerek, bizde sıradan bir dav- ranış halini aldı.

Ancak bir de, yüreklerimizi yakan, vicdanlarımızı sızlatan seyirlerimiz var. İşte en çok da bu tür seyirler kahrediyor bizi.

Dünyada zulüm gören, açlıktan kıvranan, cehalet ve fakr-u zaruret içinde bulunan ve birbirleriyle savaşıp ülkelerini kan gölüne çeviren âlem-i İslâmı seyrediyoruz.

Seksen küsur yaşında hücreye atılan bir pir-i faniyi, yavrularıyla birlikte hapse atılan binlerce kadını, zindanda ağır ve ciddî kronik hastalıklarla hayat mücadelesi veren insanlarımızı, on dört yaşında kanser hastalığından vefat eden ve elleri kelepçeli bir şekilde çocuğunu defneden baba gibi, vicdanlarımızı sızlatan yüzlerce vak’ayı duyuyor, görüyor ve sadece seyrediyoruz.

Atalarımızın “söz gümüş ise sükût altındır” öğüdü gereği susmak, bizim için bazen hayırlı olabilir. Lâkin “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” sözünü de unutmamak gerekir.

Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kayıtsız kalmak, umursamamak, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak ve bilhassa sessiz kalıp seyretmek, hayatımızın bir parçası haline geldi.

Oysa Üstad bu konuda örnek bir şahsiyet. Şahsına yapılan her türlü işkence, zulüm ve haksızlığa karşı sabır ve tevekkül etmiş, ancak millet ve ümmete karşı yapılan haksızlık, hukuksuzluk ve zulümlere karşı katiyyen rıza göstermemiştir. Hayatı boyunca mücadele etmiş ve asla seyirci kalmamıştır.

Farkında mıyız bilemiyorum. Lâkin dünyamız, kötülükler hak ve hukuksuzluklarla değil, bütün bunlara karşı sessiz kalmakla ve sadece seyretmekle çekilmez hale geliyor.

Okunma Sayısı: 1992
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı