Nitekim Amerika, bazı uçak ve silâhları Türkiye’ye satmaya yanaşmıyor. Ülkemiz de Amerika’dan alamadığı bazı  silâhları Rusya’dan ya da başka ülkelerden almayı tercih etti. 

Bu noktada hava savunma sistemi S-400’lerin Rusya’dan alınması için çalışmalar başlatıldı ve siparişler verildi. Yakın zamanda bu sistemlerin Türkiye’ye teslim edileceği ve kullanılmaya başlanacağı ifade edilmişti. Ancak bu noktadaki pürüzlerin devam ettiği anlaşılıyor. Çünkü Türkiye, NATO üyesi ve uzmanların ifadesine  göre S-400’ler NATO’daki sistemle uyumlu değil.

Hadisenin ayrıntılarını uzmanlar bilir, ancak son haberlere göre S-400’lerin Türkiye’ye tesliminin  gecikebileceği belirtiliyor. Konu ile ilgili “Tuhaf bir S-400 teklifi” başlıklı haberde şu bilgiler var: “Türkiye’nin, Rusya’dan S-400 alımıyla ilgili olarak ABD’den ilginç teklif geldi. İki ülke arasındaki mutabakat metninin görüşüldüğü toplantılarda ABD’lilerin, ‘Rusya’dan S-400’leri almak zorundaysanız alın, ama bunları kullanmadan depoya kaldırın’ önerisinde bulundukları öğrenildi. Bu öneriyi reddeden Türkiye, ABD’yi rahatlatmak için farklı bir yöntem uyguladı. Diplomatik kaynaklar, ‘S- 400’ler 9 ay içinde Türkiye’ye verilebilirdi, ancak sistemleri Türk topraklarında konuşlanacak Rus askerler kullanacaktı. Ankara, ABD’yi rahatlatmak adına sistemin tümüyle Türk askerinin kontrol edeceği şekilde 19 ay sonra alınmasını tercih etti’ bilgisini paylaştı.” (Ragıp Soylu, Sabah, 7 Haziran 2018)

Benzer bir tartışma da Kandil’e yapılan ya da yapılması planlanan operasyonla ilgili yaşanıyor. Bir yazıda şöyle denilmiş: “(Kandil’e) Sadece operasyon yapılmıyor. PKK sökülüp atıldıktan sonra Kandil’in stratejik noktalarına üsler kurulması planlanıyor. (...) Bu kez uzun soluklu bir harekât planı icra ediliyor. Kandil  harekâtı 10 Mart’ta sınırlarımızın içinden başladı. PKK’nın, Kandil’den Türkiye’ye sızdığı geçiş yolları, üsleri, mühimmat depoları, mayınladıkları alanlar ele geçirilip temizlendi. (...) Kandil savaş uçakları tarafından günlerce vurulacak, topçu atışıyla yumuşatılacak, böylece operasyona hazır hale getirilecek. Operasyon ABD ile koordinasyon içinde yürütülecek.” (Abdulkadir Selvi, Hürriyet, 7 Haziran 2018)

Eğer beyanlar doğru ise Kandil’e karşı “Operasyon ABD ile koordinasyon içinde yürütülecek” olması garip değil mi? Kandil’e karşı yürütülen geniş çaplı bir operasyonun değil ABD, İran, Irak ve mümkünse başka ülkelerin desteğini alarak yapılması elbette mümkündür ve doğrudur. Ancak kamuoyuna karşı bu ve  benzeri operasyonların “ABD’ye rağmen” yapıldığı havası verilip sonrasında da ‘ABD ile koordinasyon içinde yürütülmesi’ dikkat çekici olmaz mı?

Ülkeler arasındaki diplomatik ilişkiler bir yönüyle ‘bilek güreşi’ne de benzetilebilir. S-400’ün alınması ya da  alınmaması idarecilerin ve uzmanların bilebileceği bir iş. Beklentimiz, bu meselelerin iç politika meselesi  yapılmamasıdır.. 

Savunma Sanayii Müsteşarı, Twitter’dan yaptığı paylaşımda S-400’lerin teslim alınacağı tarihin öne çekildiğini şu şekilde açıklamıştı: “S-400 sistemi temini için Rusya ile imzalanan sözleşmedeki teslimat tarihini öne çekerek Temmuz 2019 tarihine aldık.” (Hürriyet, 4 Nisan 2018) 

Şimdi ise bu sistemin daha geç teslim alınmasının düşünüldüğü ifade ediliyor. Siyasî pazarlıklar S-400’lerin  teslimini tamamen iptal ettirir mi? Böyle bir durumda ülkemiz zarar etmiş olmaz mı? Bin düşünüp bir adım  atalım vesselâm.