Türkiye’nin siyasi ve sosyal tarihine derin yaralar açan 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden bunca yıl geçti ve hala bu darbeyi yapanlarla hukuk önünde tam bir hesaplaşma yapılabilmiş değil.
Gerçi darbeyi yapanlar esas hesap verilecek olan aleme gitti, ancak hayattayken de bu hesap sorulabilmiş değil.
Tabii ki 12 Eylül 1980’deki ‘emir komuta zinciri içindeki darbe’ Türkiye’nin maruz kaldığı ilk darbe değil. Geçen yıllar gösterdi ki ‘son darbe’ de olmamış. Siyasi yorumcuların büyük çoğunluğu uzun yıllar; “12 Eylül son darbedir. Bundan sonra daha darbe olmaz” şeklinde konuştular. Hal ve gidiş de böyle konuşmaya müsait görünüyordu. Çünkü ekseriyet darbecilere kızgındı ve onları hayırla yad etmiyordu. Fakat darbecilere hukuk önünde gerekli hesaplar sorulmadığı için 12 Eylül maalesef ‘son darbe’ olmadı. Eğer darbecilere adaletin gerektirdiği şekilde hesap sorulmuş olsaydı, daha sonra darbelere teşebbüs eden olabilir miydi?
Esasında darbeleri kökünden çözmenin yolu, iyi bir eğitim sisteminden geçer. “Ne alaka var?” diyenler çıkabilir. Şöyle ki, darbeleri ve darbecileri besleyen asıl unsun ‘cehalet’tir. Hatırlanacağı üzere bir millet, hakkının ve hukukunu bilmezse, ‘iyi idareciler’i bile ‘baskı’cı ve dolayısı ile darbeci yapabilir.
12 Eylül darbecilerinin hazırlattığı “1982 darbe anayasası” nasıl olup da yüzde 90’da fazla ‘evet’ oyu alıp yürürlüğe girdi? Cehaletin hükmetmediği bir yerde milletin seçtiği siyasetçiler için kim ‘tencereyi pislettiler’ diyebilirdi? Cehaletin hükmetmediği bir yerde, millet kendi seçtiği idarecilere ‘siyasi yasak’ getiren bir anayasaya ‘evet’ der miydi? Cehaletin hükmetmediği bir yerde, darbeciler meydanlarda alkışlanır mıydı?
Cehaletin ‘en büyük düşman’lar arasında sayılması tesadüfi değildir. Türkiye darbeleri ve darbecileri gerçek anlamda mağlup etmek istiyorsa; önce cehaletine yenmelidir. Bunun yolu da şuurlu, bilgili, eğitimli nesiller yetiştirmekten geçer. 11 Eylül 2023’de ilk ders zili çalan eğitim sistemimiz; acaba cehaleti yenebilecek şekilde planlanabilmiş midir?
“Okul binalarını yeniledik. Öğrencilere de bedava kitap veriyoruz. O halde eğitim meselesini yoluna koyduk” diye düşünler yanlış yapıyor. Elbette bunlar da yapılsın, ama esas meselenin ‘iyi, eğitimli, şuurlu, hakkına hukukuna sahip çıkan gençler’ yetiştirmekten geçtiği bilinsin.
Darbecilere en büyük destek iyi ile kötüyü, hak ile haksızlığı birbirinden ayıramayanlardan gelmiyor mu? Aynı zamanda “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” şeklindeki anlayış darbecilerin arayıp da bulamadığı zemin değil mi?
Ahi şu darbeciler! Cehaleti övüp başımıza bela ettiler...