"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çılgınlıktan çıkma zamanı

Faruk ÇAKIR
02 Temmuz 2015, Perşembe
Düzelmesi ve çözüm bulunması beklenen Suriye meselesinin, git gide daha içinden çıkılmaz bir hal aldığı görülüyor.

Bu İslam beldesinde ‘iz’ler o kadar birbirine karışmış durumda ki, ‘iyi’ ile ‘kötü’yü birbirinden tefrik etmek ve ayırabilmek imkânsıza yakın bir hal almış. Şehirler el değiştiriyor, canını kurtarmak isteyenler ‘mülteci’ olmayı göze alıp Suriye’yi terk ediyor ve ülke her geçen gün biraz daha kaosa sürükleniyor.

Komşumuz olması sebebiyle, yaşananlar karşısında ilgisiz kalmamız mümkün değil. Çözüm noktasında elbette yapmamız gerekenler vardır. Ancak bu adımları atarken dünya şartlarını görmezden gelemeyiz. Türkiye’nin yapması gereken çok şey olabilir, ama yapabilecekleri sınırlıdır. Başka bazı meselelerde olduğu gibi bu meselede de “Bir Türk dünyaya bedeldir” anlayışıyla yola çıkılırsa, ağır bedeller ödemek durumunda kalırız. Keskin sirkenin küpüne zarar verdiği akıldan uzak tutulmamalı.

Suriye’deki durumun vehametini ortaya koyan önemli bir tesbit de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun’dan gelmiş. Her fırsatta ifade edildiği üzere, BM gibi kuruluşlardan “önemli tesbit”ler değil, kararlı ve önemli icraatlar beklenir. Buna rağmen Ban Ki-mun’un çağrısının karşılık bulmasını temenni ederiz.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Suriye’deki ‘iç savaş’a çözüm bulamamanın tüm dünya için utanç verici olduğunu belirterek, “Suriye halkına ve bölgeye daha fazla onarılamayacak zararlar verilmeden, uluslararası topluma, Cenevre Bildirisi’nin hayata geçirilmesi için samimi çaba göstermeleri çağrısı yapıyorum. Bu çılgınlıktan çıkmanın yolunu bulma zamanı geldi” ifadelerini kullanmiş. (AA, 1 Temmuz 2015)

“Suriye halkının çektiği çilelerin giderek daha da derinleşmesi hepimiz için utanç kaynağı” ifadesini kullanan Ban, krizin başından bu yana 220 binden fazla kişinin öldüğünü, ülke nüfusunun yarısının evlerini terk etmek zorunda kaldığını da hatırlatmış. 

“Suriye parçalanmanın eşiğinde. Bu durum dünyanın en istikrarsız bölgesini daha fazla tehlikeye atıyor” diyen Ban, “Suriye halkına ve bölgeye daha fazla onarılamayacak zararlar verilmeden, uluslararası topluma, (...) samimi çaba göstermeleri çağrısı yapıyorum. Bu çılgınlıktan çıkmanın yolunu bulma zamanı geldi” demiş.

Milyonlarca insanın göç ettiği ve 220 binden fazla kişinin öldüğü bir iç savaştan bahsediyoruz. Bunun yanında yıkılan şehirler, parçalanan aileler, yetim kalan çocuklar... Üç yılda meydana gelen bu derin yara, bugün tedaviye başlanmış olsa acaba Suriye kaç yıl sonra normale dönebilir?

Yıllardan beri istikrarsızlık denizinde yüzen bölge, Suriye’deki ‘iç savaş’ sebebiyle daha da feci bir hal aldı. En başta Suriyelileri yakan bu ateş, ikinci sırada ülkemizi etkiliyor. Bütün dünya Suriye’deki ateşi söndürmek için uğraşmalı, ama en büyük gayreti Türkiye göstermeli. Çünkü ‘komşu’lar arasında en büyük faturayı biz ödüyoruz.

Hırs ve kendini beğenmişliğin ateşe sürüklediği komşumuz Suriye’deki yangının bir an önce sönmesi bizim de arzumuz.

Okunma Sayısı: 1949
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı