Türkiye’yi idare edenler aksini iddia etse de ülkemizin ciddi ekonomik ve sosyal dertleri vardır. Esasında bu dertleri idareciler de biliyor, ancak bunları çözmek kendi şahsi menfaatlerine aykırı olduğu için ötelemeyi tercih ediyorlar.
Muhtemelen “Olur mu öyle şey?” diyenler olacak. Maalesef oluyor. En basitinden ülkemizde adaletin tam tecelli etmesi için ‘para’ya mı ihtiyaç var yoksa ‘siyasi irade’ye mi?
Çalışmalarına Boston’daki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) devam eden Profesör Daron Acemoğlu’nun çizdiği “Türkiye tablosu”nu dikkate almakta fayda var. İşte (özetle) o tablo:
“Bence Türkiye’nin en büyük problemi yapısal ve kısa dönemli değil. Türkiye’nin en büyük problemi, daha orta dönemli verimlilik düşüşü, teknolojiye yeterince yatırımda bulunmaması, insan kaynaklarının doğru kullanılmaması. Bir de bunların üzerine yolsuzluk ve kaynak dağılımı dengesizliği gelince verimliliğin çok çok düşmesi. Verimlilik düşük olunca şirketler büyümüyorlar. Şirketler büyümedikçe ücretler artmıyor. O yüzden bu ülkenin neredeyse çalışanlarının yarısı asgari ücrette ve buna rağmen fakirlik içinde. Türkiye ekonomisinin verimliliğini arttırması lazım ve bunun için de bazı yapısal reformlara gidilmesi lazım. Bazı bozulan şeylerin değiştirilmesi lazım. Örneğin; devletin etkinliği, hukukun üstünlüğü, rekabet, yargının bağımsızlığı, yabancı sermaye ve yabancı teknolojiyle çok daha pozitif bir ilişkiye girilmesi…
“Yani, eğer Türkiye şu anda makro olarak birkaç doğru politikaya giderse, biraz kaynak getirirse ama öte yandan 2010’larda olduğu gibi kaynakları sarf eder ve yapısal problemleri çözmeye yoluna gitmezse, 2023’ün sonuna doğru yine aynı durumda kalırız.
“Şu anda Türkiye’deki yargı problemleri, politikalardaki belirsizlik, yolsuzluk kaynaklı sorunlar o kadar çok ki, doğru sermayenin gelmesinin önünde çok engel var.
“Türkiye’de yolsuzluk kontrol dışına çıkmış durumda. Belediyeler de hangi partinin altında olursa olsun bu yolsuzluğun içindeler.
“(Türkiye’de) Teknoloji üretecek ve yüksek derecede kullanacak insan kaynağımız kesinlikle yok ve durum giderek daha da kötüleşiyor. Yani bilgisayar mühendisliği olsun, başka yüksek düzeyli teknoloji dalları olsun… bu konularda yeterince insan üretemiyoruz. Öğrencilerin çok az kısmı bu dallarda uzmanlaşıyor. Bu da çok büyük bir problem.
“En parlak öğrencilerin hepsi yurt dışına gitmek istiyor ve fırsatı olanların hepsi gidiyor. Bu öncelikle Türkiye’deki eğitim sistemine ilişkin bir bilgi veriyor; insanlar eğitim sisteminin iyi olmadığını düşünüyor. Ama şurası da çok önemli; bu insanlar aslında Türkiye’deki baskıdan kaçıyorlar. Tabii ki bu Türkiye’nin geleceği için çok zararlı. Ben beyin göçünün, orta düzeyde olduğu zaman bir ülkeye çok büyük bir negatif etkisi olduğunu düşünmüyorum. (...) Ama yurtdışına giden mezun oranı yüzde 90’lara geldiğinde bu artık çöküştür.” (Konuşan: Cansu Çamlıbel, t24.com.tr, 28 Ağustos 2023)
Bu kadar problem varken, “Her şey yolunda” tavrı sergilemek Türkiye’nin önünü ve ufkunu açabilir mi?