"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

‘Kopuş yok’sa bu tartışma ne?

Faruk ÇAKIR
30 Aralık 2016, Cuma
Aylar ve yıllar bitiyor ama Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan görüşmeleri, müzâkereleri tamamlanıp üyelik tarihi belli olmuyor.

Her iki tarafta da “Türkiye AB’ye üye olamaz” kanaatinde olanlar olduğu gibi “Bir gün mutlaka üye olunacak” diyenler de var. 

Şimdilik çok gündemde olmasa da 2017 yılı içerisinde de Avrupa Birliği ile ilgili meselelerin tartışıldığına şahit olabiliriz. Tekrarlamakta fayda var ki, mesele ‘kâğıt üstünde bir üyelik’ değil, üye olunsa da olunmasa da hakiki anlamıyla bir hak, hukuk ve adalet sistemini kurabilmektir. Bugün için böyle bir sistemi kurmak ve sürdürmek büyük ölçüde Avrupa Birliği’ne üyelikle mümkün gibi görülüyor. Üyelik meselesine bu pencereden bakılmaz ve sadece muhtemel fanalıklar gündeme taşınırsa doğru olmaz. Daha zengin, daha huzurlu, daha âdil, daha dertsiz bir Türkiye’ye kavuşma arzusu yanlış mıdır?

Türkiye’yi idare edenlerin AB’ye kızıp; “AB kriterleri olmasa da olur, biz ‘Ankara Kriterleri’yle yolumuza devam ederiz” anlamındaki beyanları ülkemize bir şey kazandırmıyor. Çünkü ‘Ankara Kriterleri’nde ülkemizi sıkıntıya sokan anlayış ve uygulamalar var. Ankara Kriterlerinde milletin taleplerini dikkate almak yok. Bu kriterler 1950 öncesi uygulamaları da akla getiriyor ve ülkemizin böyle uygulamalara ihtiyacı da yok. 

Siyasetçilerin beyanlarına bakılacak olursa AB ile bağların koparılmasının arzu edildiği akla geliyor. Ama öte yandan AB’yi önemli bir ‘çıpa’ olarak gören yöneticiler de olunca millet tereddütte kalıyor.

Meselâ, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, konu hakkındaki tartışmaları değerlendirirken “AB bizim için önemli bir çıpa, bunu kaybetmeyeceğiz. Ben Batı’dan bir kopuş görmüyorum” demiş. 

Başbakan Yardımcısı Şimşek, NTV’nin ekonomi gündemine ilişkin sorularını cevaplandırırken, “Ciddi fon ihtiyacı olan bir ülkeyiz. Küresel piyasa ekonomisi normlarına uyarak bu sorunları aşarız. AB’ye entegrasyonu devam ettirerek sorunları aşarız. AB bizim için önemli bir çıpa, bunu kaybetmeyeceğiz. Ben Batı’dan bir kopuş görmüyorum” şeklinde konuşmuş. (www.abhaber.com/55396-2/ erişim: 27 Aralık 2016)

Bakan Şimşek’in hâl ve gidişle ilgili şu değerlendirmesi de not alınmalı: “Kredi notunda 2017’de yükseliş mümkün ama şartlara bağlı. Anayasa değişikliği sükûnet içinde geçer, sisteme ilişkin taşlar oturur, güçlü bir reform ivmesiyle mümkün. Kısa vadede hızlı dönüşler olmuyor. Yatırım yapılabilir notumuza geri döneceğiz, sadece biraz zaman alacak.”

Anayasa değişikliğiyle ilgili tartışmalar bir yana bırakılsa bile, günümüz şartları ve anlayışıyla sisteme ilişkin taşlar yerine oturur ve güçlü bir reform ivmesi mümkün olur mu? İdarecilerde böyle bir niyet görülüyor mu? 

“Ne kadar para o kadar reform” diye düşünülmesin. Elbette reform yapmak için para da lâzım ama parasız yapılacak reformlar da vardır ve Türkiye bunları da yapmıyor ya da yapamıyor. İnsanı insan yerine koymak için de ‘çop para’ mı gerekir? Eğitimde parasız yapılabilecek reformlar yok mudur? Ders saatlerini kısaltıp teneffüs vakitlerini çoğaltmak için para mı gerekir?

İdarecilerimiz millet menfaatine olan işleri yapmaktan geri kalmamalı vesselâm.

Okunma Sayısı: 3168
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı