Dünyanın ömrünün bittiğini ve ‘ahir zaman’da yaşadığımızı gösteren o kadar hadise vardır ki halen ‘kıyamet alametleri’ bekleyenlere şaşmak lazım. En başta iyi ve kötü, yalan ile doğru aynı mekânda satılır hale gelmiş. Bu da imtihanın zorluğunu gösterir.
Yayınlandığı ilk günden (21 Şubat 1970) itibaren iyi, doğru ve güzele elçilik yapmak için var olan ve evlere en rahatlıkla götürülebilecek bir gazete olan Yeni Asya’ya öyle fena, öyle insafsız, öyle kara iftiralar atılıyor ki şaşmamak mümkün değil. Yeni Asya bir gazetedir ve Allah’a şükürler olsun ki okuyana fayda veren bilgilere elçilik eder. Yeni Asya’nın girdiği hangi eve bir gram zararı olmuştur? Başka sebeplerle muhalefet edenler dahi “Yayınları ahlâk bozucu, aileye zararlı, gençleri kötülüklere sevk eder” dememiştir, demez ve diyemez. Buna rağmen ismini hatırlatmaya ihtiyaç duymadığımız biri ya da birileri her fırsatta “Yeni Asya kapatılsın” anlamına gelecek kampanyalar başlatıyor ve bin türlü iftiralar atıyor.
İnsafsız ve izansız bir şekilde karalama yapanların tamamını Allah’a havale edip şunu söylemek isteriz: Yeni Asya’nın maksadı ve hedefi insanların en büyük imtihanı olan ‘ahireti kazanmak ya da daybetmek davası’na yardımcı olmaktır. Yeni Asya’nın yayınlarından rahatsız olanlar onun yerine hangi gazete ya da gazeteleri tavsiye ediyorlar? Yeni Asya’nın hangi yazısı, dizisi, fikri yanlış da onların tavsiye ettiği doğru? Yeni Asya’nın yayınların sebebiyle manevî anlamda zarar gören bir kişi, bir aile var mı? Yeni Asya’yı okuduğu için (Allah muhafaza) kötü yollara düşen bir genç var mı? Yeni Asya insanları iyiliğe, güzelliğe, ‘müsbet hareket’e, ibadete, ahiret hayatını kazanmaya davet etmiyor mu? Yeni Asya’nın hangi yazısı, çizgizi aksi yönde bir şey tavsiye etmiş?
Karalama çalışmaları yapmak isteyenleri her şeye rağmen insafa davet edip şunları da söylüyoruz: Yeni Asya’nın yayın hayatında yaptığı çalışmalar meydandadır. Her zaman için iyiden, güzelden, doğruluktan yana olmuştur. Ailenin ve gençliğin fenalıklardan korunması için özel gayret sarf etmiştir. Bütün tavsiyeleri iyilik üzerinedir. Türkiye’nin daha iyi noktalara ulaşması için her gün, her adımda tamir vazifesi görmüştür. İdarecileri de yaptıkları yanlışlar sebebiyle uygun lisanla ikâz etmiştir. Yanlış bilinen pek çok meselede Risale-i Nur’dan aldığı ölçülerle insanlara doğruyu hatırlatmış ve yanlışlardan uzak durmalarına yardımcı olmuştur. Toptancılık yapmadan “Fena ve fani adamların güzel ve baki sözleri” olduğunu her zaman ifade etmiştir. Kavram kargaşalarına düşmeden hak, hukuk, adalet çağrıları yapmıştır. Çoğu kişinin tökezlediği Avrupa ile ilişkiler noktasında da “Avrupa ikidir” penceresinden bakmış, dünyadaki bütün ‘iyi’lerle birlik kurmayı idarecilere tavsiye etmiştir. Aynı zamanda bütün yayınları İttihad-ı İslamın temini noktasında yoğunlaşmış durumdadır.
Pek çok kişinin “Gelen ağam, giden paşam” dediği günlerde de Yeni Asya, hakkı, hukuku, adaleti, hürriyeti ve meşrutiyeti/demokrasiyi savunmuştur. Bu gayretin en çarpıcı örneği 12 Eylül 1980 ve sonrası ile 28 Şubat 1999 süreçleridir. Dolayısı ile Yeni Asya’yı ‘fena’ insan ve fena düşüncelerle bir arada göstermek aklın ve insafın alacağı bir şey değildir.
Yeni Asya, Yeni Asya’dır ve inşallah okuyucularının samimi duasıyla Risale-i Nur’dan aldığı ölçülerle yayınına devam edecektir. Bismillah her hayrın başıdır ve bunu diyerek işimizi yapmaya devam edeceğiz inşallah. Müfterileri Allah’a havale...