"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ölen Suriyeli olunca...

Faruk ÇAKIR
22 Kasım 2015, Pazar
Komşumuz Suriye’de yaşanan acılar, artık gündemden düşmek üzere.

Ölüm haberlerine o kadar sıradanlaştı ki, ‘Ne oluyoruz?’ diyen kalmadı. 

Neyse ki, Suriye İnsan Hakları Örgütü, (SNHR) yayımladığı bir raporla bazı gerçekleri hatırlamamıza yardımcı olmuş. Rapora göre, 2011 Mart ayından 2015 Ekim ayı sonuna kadar 221 bin 580 sivil ölmüş. 221 bin ölüm, orta büyüklükte bir şehrin tamamen haritadan silinmesi anlamına gelir. İnsanlığın hak, hukuk ve adalet yolunda ilerlemeye çalıştığı bir asırda, 2015 yılında, böyle bir neticeye razı ulunabilir mi?

Bu cinayetlerin sebeplerine bakınca işin içinde rejim güçleri, silâhlı muhalifler, terör örgütleri ve Rus ordusuna ait savaş uçaklarının saldırılarını saymak lâzım. Sebep ne olursa olsun, netice değişmiyor. Ortada, ölen 221 bin Suriyeli var.

Ölenler arasında 20 binden fazla da çocuk varmış. Her savaşta olduğu gibi Suriye’deki iç savaşta da en ağır faturayı çocuklar ödüyor. 20 binden fazla çocuğun öldüğü bir savaştan bahsediyoruz. 20 bin çocuğun kaç okulu şenlendireceği düşünülsün!

Dört yıldır devam eden iç savaşın bu noktalara geleceği tahmin edilebilmiş miydi? Uluslar arası ‘ifsat şebekeleri’nin bu neticeyi tahmin etmesi mümkündür. Türkiye’yi idare edenlerin ise böyle bir neticeyle karşı karşıya kalacaklarını düşündüklerini söyleyemeyiz. Suriye meselesine “3 aylık, 5 aylık bir mesele” olarak bakılmıştı. Türkiye’nin politikalarına itiraz edenler bile işin bu noktalara geleceğini tahmin etmemiştir. Görünüşte bütün dünyayı karşısına alan bir idarenin ağır aksak da olsa 4 yıl hüküm sürmesi beklenmezdi. Türkiye’yi idare edenlerin hatası, Suriye meselesinin derinliğini ve diğer etkilerini hesaba katmamış olmalarıdır. Hadiseler gösterdi ki, Suriye sadece Suriye değil. Arkasında BM’de söz sahibi olan ülkeler de var. 

“Şu haklı, bu haklı” meselesini bir an önce öte yana bırakıp Suriye’deki savaşı sona erdirmek mecburiyeti vardır. Bu noktadan sonra en büyük başarı, akan kanı bir an önce durdurabilmektir. Bu da bir ülkenin yapması kolay değil. Suriye’deki yara, iç savaş hem komşu ülkeler hem de dünyaya hükmeden ülkelerin desteğiyle sona erebilir. Keşke imkân olsa ve bu meseleyi sadece Suriye’nin komşuları çözebilse. Kargaşanın ilk günlerinde belki böyle bir imkân vardı, ama artık yok. Karşımızda ‘büyük güçler’in de müdahil olduğu bir iç savaş var.

Her ne olursa olsun bu savaşın sona ermesi için daha fazla gayret gerekecek. Her halde dünya, bir 200 bin kişinin daha ölmesine seyirci kalamaz. Bugün savaş sona erse ve Suriye’nin imarı için adımlar atılsa yıllar sürecek bir çalışma söz konusudur. 

Dünyanın işine bakın ki, ‘ifsat şebekeleri’ Suriye’yi hem maddî hem de manevî olarak yıktılar. Önümüzdeki yıllarda da yapmak için çalışacaklar. Her iki halde de Suriyeliler kaybederken, ‘şebeke’ler kazanacak. Bu adaletsizlik değilse nedir?

Acılar acılarla yarıştırılmaz, ama Suriyelilerin canının da can olduğunu dünya da görmeli...

Okunma Sayısı: 2234
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı