"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriye’nin suçu bitmedi mi?

Faruk ÇAKIR
06 Mart 2017, Pazartesi
Kim tarafından yapılırsa yapılsın, Suriye’nin içerisine sürüklendiği durum, şehirlerinin yıllardan beri bombalanması, milletin en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelmesi kabul edilemez büyük bir insanî problemdir.

Suriye söz konusu olduğunda karşımızdaki tablo tam anlamıyla “Filler dövüşür, çayırlar ezilir” durumudur. Bir taraftan Rusya, bir taraftan rejim, diğer taraftan Amerika, öte yandan muhalifler birbiriyle mücadele ederken ekseriyetle masumlar zarar görüyor. Neredeyse ülkede yaşayan insanların yarısı evini terk etmek durumunda kaldı ve komşu ülkelere dağıldı.

İnsanî noktadan yapılacak ilk iş, bu savaşın hemen, yarına kalmadan sona erdirilmesi için adım atmak olmalıdır. Taraflar görüşme masasına oturmuş olsalar da işin ağırdan alındığı ve faturayı çocuklar, kadınlar ve mağdurların ödediği görülüyor.

Her defasında ifade edilmeye çalışıldığı üzere Birleşmiş Milletler ve İslâm ülkelerinin de bu tablodan dolayı sorumlulukları vardır. İslâm ülkelerini temsil eden İslâm İşbirliği Teşkiâtı (İİT) mutlaka çok daha aktif olmak ve bu yarayı sarmak durumundadır. Kimse, hele hele İslâm dünyası “Bize ne!” diyecek durumda değil.

Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonunun, 21 Temmuz-22 Aralık 2016 tarihlerinde Halep’teki insan hakları ihlâlleri iddiaları üzerine yapılan soruşturmaları ihtiva eden raporu açıklandı. Ancak rapor büyük bir sessizlikle ve ilgisizlikle karşılandı. 

Komisyon Başkanı Paulo Sergio Pinheiro, BM Cenevre Ofisi’nde rapora ilişkin düzenlediği basın toplantısında, Halep’te yaşanan iç savaşta sivillerin savaş suçuna kurban gittiğini söylemiş. Pinheiro, “Yaklaşık 5 aylık kuşatma boyunca rejim ve Rusya hava kuvvetlerinin aralıksız hava saldırıları sonucu Halep’in doğusunda birçok sivil vefat etti. Hastaneler, okullar ve pazar yerleri moloz yığını haline döndü” diye konuşmuş. 

BM Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Üyesi Carla del Ponte de savaş suçlularının uluslar arası mahkemelerde yargılanmasıyla ilgili bir soru üzerine, “Suriye’de gördüğümüz şiddeti Ruanda ve Balkanlar’da bile görmedik. Bu çok büyük bir trajedi. Halen yaşananlar inanılmaz. Evet, adalet kesinlikle yerini bulmalı” ifadesini kullanmış.

Suriye’deki kavga, kargaşa ve savaş için çok şey söylendi, ama Ruanda ve Balkanlar’da [Srebrenitsa, Bosna] yaşanan vahşetten daha beter olduğu tesbiti belki de ilk defa yapılıyor. Ruanda’daki katliâmlardan sonra “Otel Ruanda” adıyla film yapılmış ve ancak bu şekilde yaşananlar dünyaya anlatılabilmişti. Acaba dünya ‘yönetmenler’in Suriye için de benzer ‘film’ler yapmasını mı bekliyor?

Bosna-Hersek’de yaşanan katliâmların üzerinden neredeyse çeyrek asır geçti ve hâlâ yaralar sarılabilmiş değil. Suriye yarasını sarmak için de çeyrek ya da yarım asır mı geçmesi gerekecek?

Kimin elinde bir imkân varsa başta Suriye olmak üzere masumların bedel ödemesine mani olmak için kullanmalı. Kavli, sözlü duâlar; fiilî adımlarla, icraatlarla da desteklenmeli. 

Silâh tüccarlarının, menfaat şebekelerinin insanlığı Suriye’de öldürmesine seyirci kalınmasın.

Okunma Sayısı: 1897
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • CESUR ADAM

    6.3.2017 13:34:07

    SURİYEDE AKILLI DEVLET ADAMININ İZLEYECEĞİ YOL; SURİYE nin komşusu IRAK da yakın zamanda iç savaştan dolayı yaşananlardan ibret almak her nefes ve akıl sahibib mesuluyetidir.IRAK da ırza tecavüzlerin,heba edilen milli kaynakların,ülke insanının arasında hortlatılan mezhep çatışmalarının,tahrip edilen ülkenin düştüğü durumdan ders almak için DAHİ insan olmaya gerek yok.ADİL,İZ'AN,İNSAF VE VİCDAN SAHİBİ olmak yeterlidir. Hele hele müslüman devlet adamı kendi ülkesi ve komşu islam beldesinin bu hale düşürülmesine fırsat vermez ve veremez.Düşürmek isteyenlere piyon olmaz ve olmamalıdır.KOMŞULUK hakkı olarak rolü yangının söndürülmesinde rol almak,ateşe benzin taşımak olamaz.

  • CESUR ADAM

    6.3.2017 13:28:25

    AKILLI DEVLET ADAMI SURİYE meselesine nasıl bakmalıdır; Akıllı,adil ve vicdan,insaf sahibi devlet adamları SURİYE de iç savaşın mümkünse anında durmasını sağlayacak adımları atmaları,kararları alıp tatbikini an be an takip etmeleri şarttır.Çünkü SURİYE de binlerce yıllık birçok medeniyetin izleri tahrip edilmektedir. SURİYE de yapılanlar masum bebelerin,yaşlı ihtiyar ve ihtiyarelerin,savunmasız kadınların maruz kaldıkları katliam,taciz ve tecavüzler insanlığın tahribidir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı