Ülkemizin karşı karşıya olduğu tehlikeler bellidir ve bunlar büyük ölçüde biliniyor. Ne var ki başta idareciler olmak üzere bu dertleri bilenler “bilmiyormuş gibi” yapmayı tercih ediyorlar.
Eğitimden ekonomiye, dış politikadan ticarete kadar iç içe girmiş problemler ehlince de biliniyor. Esas problem bilenen bu dertlerin dile getirilmemesi, ertelenmesi ve ötelenmesidir. Sanki dertler ‘halının altına’ sürüldüğünde ortadan kalkacak gibi.
Sanayici Adnan Dalgakıran, Türkiye’nin dertlerini dile getirmiş ve ‘kayıkçı kavgası’nın sona ermesini tavsiye etmiş. İşte Dalgakıran’ın mesajları:
“İş dünyası örgütleri ayakta uyuyor, havanda su dövüyor. Yaklaşan hatta burnunun dibine gelen hiçbir tehlikeyi göremiyor. İçerideki yüksek faiz, enflasyon, durgunluk ortamına ilaveten dış dünyadan gelen tehditleri ya göremiyor ya da görmek istemiyor. Yapısal olarak zaten verimsiz ve ucuz iş gücüne dayalı olan endüstrimiz, değişimini gerçekleştiremediği ve hatta planlayamadığı için aşağıdaki tehditlerin yaşatacağı fırtınada ağır yara alacağının farkında değil.
“(1)- En büyük tehdit ölçek ekonomisinin rüzgarını da arkasına almış Çin endüstrisi. 10 yıl içerisinde bu ekonomi ile baş edebilecek çok az sanayicimiz kalır. (2)- Büyük tehdit başta Almanya olmak üzere EU’nun ciddi oranda nitelikli insana ihtiyaç duyması. Sadece Almanya da önümüzdeki 5 yılda 6 milyon kişi emekli olacak ve Almanya yılda 1 milyon 200 bin kişiye istihdam sağlayacak. Bu da demek oluyor ki ülkemizden çok sayıda batıya istihdam göçü olacak. (3)- Büyük tehdit eğitim sistemi. Dünya kendi nüfusunu nasıl çok daha nitelikli hale getirebileceğini konuşurken biz okumuş vasıfsız yetiştiren sistemimizi yenileyemiyoruz. (4)- Büyük tehdit ise endüstrimizin verimsizliği. Bu noktada hem girişimcimiz hem de kamu otoriteleri yanlış yolda, sadece bu tehdit bile bizi dünya ile rekabet edemez hale getirmeye yeterli. Hep beraber kayıkçı kavgasına devam.” (@adnandalgakiran, 3 Eylül 2023)
Dile getirmemiş olsalar bile çok sayıda sanayici ve iş adamının da benzer fikirlere sahip olduğu tahmin edilemez mi? Türkiye’nin “değişimini gerçekleştiremediği ve hatta planlayamadığı için” bu sıkıntılarının devam ettiği belli değil mi?
Ayrıca, “Büyük tehdit eğitim sistemi” ise ve “biz okumuş vasıfsız yetiştiren sistemimizi yenileyemiyoruz” durumundaysak “Adil ve büyük Türkiye” olabilir miyiz? “Hem girişimcimiz hem de kamu otoriteleri yanlış yolda” ise bizi kim uyandıracak?
Tehlikeyi görelim, gösterelim ve sona erdirmek için el birliği ile çalışalım vesselam.