Kötülükleri, çirkinlikleri tarif edip safi, temiz zihinleri bulandırmadan tamir vazifesine yöneldi. Aradan yıllar geçse de bu anlayıştan taviz vermedi ve inşallah bu yolda yürümeye devam edecektir.

Yeni Asya söz konusu olduğunda, çok rahatlıkla söyleyeceğimiz şeylerden biri de evlerimize hiç çekinmeden götürebileceğimiz bir gazete olduğudur.

Geçenlerde bir vesileyle gazetemizin ilk yıllarına ait sayılarını kütüphanede inceleme imkânı bulduk. Yeni Asya'nın maddî imkânları belki sınırlıymış, ama ufku ve anlayışı daha ilk yıllarda cihanı kaplayacak büyüklükte olduğunu göstermiş. Mütedeyyin camianın neredeyse bütün fikir ve düşünce ehli bu gazetede yazılar yazmış. Merhum Mahir İz, vefatına kadar neredeyse hiç aksatmadan haftada bir Yeni Asya'da yazılar yazmış. Çok dikkat çekicidir ki Mahir İz Hocanın yazıları sanki bugün yazılmış gibidir. Pek çok yazısında eğitim meselesine dikkat çekmiş, çözüm ve teklifler sunmuştur. Benzer şekilde Ali Nihat Tarlan Hoca ve çok sayıda temayüz etmiş mütedeyyin fikir adamları Yeni Asya sayfalarıyla okuyucularına ulaşmıştır.

Gazetemizin çok dikkat çeken bir başka özelliği de genç yazar ve çizerlere sayfalarını açması, onların yetişmesine zemin hazırlamış olmasıdır. 1970'lerdeki ilk sayılarda "genç yazar"lar ya da "misafir kalemler" köşelerinde yazıları ve denemeleri yayınlanan kişiler, sonraki yıllarda Yeni Asya'da veya başka mecralarda yazılar yazmaya devam etmiş ve kültür hayatına katkılar sunmuştur. Yeni Asya dün olduğu gibi bugün de gençlere sayfalarını açmakta ve onları yarınlara hazırlamaya devam etmektedir. Türkiye'de medyanın pek alışık olmadığı bu uygulama, Yeni Asya'nın ufkunun genişliğini ve samimiyeti gösteren konular arasında zikredilmelidir.

Gazetemizin üzerinde durduğu konulardan biri de müsbet hareket prensibidir. Kırmadan, dökmeden fikirlere karşı fikirlerle mukabele etmek bunun neticesidir. Her zaman haktan ve haklıdan yana tavır almak da müsbet hareket gereğidir. Gelenin keyfi için geçmişe kem söz söylemek, Yeni Asya'nın yayın prensiplerinde yer bulamaz.

Yeni Asya, okuyucularıyla en yoğun fikir alış verişi yapan yayın kuruluşlarının da başında gelir. Şükürler olsun ki bunun neticesi olarak okuyucularımız da gazetesine "Benim gazetem" diye sahip çıkar. Omuzunda gördüğü 'akrep'in ona zarar vermesini istemez ve dikkat çeker.

Yayıncılık dünyası her geçen gün biraz daha karmaşık hale geliyor. Ancak Yeni Asya'nın kuruluşunda ortaya koyduğu yayın prensipleri ve geniş ufku, bu darboğazı da aşacak imkânlara sahiptir. Çünkü gazetemiz, Risale-i Nur eserlerinden beslenmeyi birinci gündem maddesi olarak önüne koymuştur. Her hadiseye o gözlükle bakmaya çalıştığı için yaşanan olaylar karşısında hayal kırıklığına düşmez. "Niçin dünya herkes için terakki/ilerleme dünyası olsun da sadece bizim için tedenni/geriye gidiş dünyası olsun?" diyebilir.

Yeni Asya'nın her fırsatta hatırlatmak icap eden bir farkı da hadiselere umumî prensipler bazından yaklaşıyor olmasıdır. "Birinin hatasıyla başkası mes'ul olmaz", "Avrupa (iyi ve kötüler olmak üzere) ikidir", "Fena ve fani adam(lar)ın güzel ve baki sözleri olur" der ve öyle de hareket eder. Hadiselere kişiler üzerinden değil de prensipler penceresinden baktığı için bazı ikazları 'erken uyarı' olarak görülmeli. Çoğu zaman bu 'erken uyarı'lar anlaşılamadığı için itirazlar edilir, ama geçen yıllar iyi müfessir olarak gerçekleri gösterir ve Yeni Asya'yı haklı çıkarır.

Bir Yeni Asya mensubu olarak isimsiz kahramanlar olan okuyucularımızın maddî ve manevî desteklerini, giyabi duâlarını unutmayız ve unutamayız. Yeni Asya'yı farklı kılan okuyucusudur ve inşallah hep öyle olmaya devam eder. İsimsiz kahramanlar olan okuyucularımızın duâları devam ettikçe "Risale-i Nur'un medyadaki dili" olma gayretimiz de devam eder ve edecek inşallah. 

48. yıla girerken duâmız bu olsun.